Adam ve Kadın " En uzun hikâye..." 2
II – Ve başladı.
“Hadi hayırlısı!” Adam memnundu hâlinden. Yalnız değildi ya artık. Eskisi kadar sıkılmıyordu canı. Genelde tabii… Zaman zaman pişman olmadı değil. Başı şişmedi, sıkılmadı anlamına gelmiyor bu dediklerim. Kadın ise rahattı, bıkmadan devam etti söylemeye. Sonra durdu bir an! Kime söylüyordu bunları? Adam ava çıkarken, seslenmek istedi arkasından. Ne diyeceğini bilemedi sonra, Sahi, nasıl çağıracaktı adamını? Güzel bir av getirmişti adam, Yediler iştahla, doydular, mayıştılar. Gülerek sordu sonra kadın, " nasıl seslenmeliyim sana? Düşündüm ama bulamadım. " Güldü adam, " bizi var eden ve cezalandıran bir çok şey öğretti bana. Benim adımı da o verdi. Unuttun sanırım, cennette söylerdin hâlbuki. " Düşünmeye çalıştı kadın, ama beceremedi, gelmedi aklına. “ Sert düştüm sanırım yeryüzüne, toparlayamadım aklımı, sen söyle hadi, neydi senin adın? ” Deyince kadın “ Adem ” dedi adam. “ Adem! Ne güzel isim ” dedi kadın, kanları kaynadı birbirine tekrar. Sarıldılar, sıkı sıkı, sokuldular birbirlerine iyi gelmişti bu ikisine de. Cennetten sonra ilk defa, sıcacıktı içleri, üşümediler, ilk defa. Ilık ılık aktılar birbirlerine, çok mutlu oldular… Sabah ilk kadın uyandı, seyretti yatan Âdemini. Gözünü açtığında adam, gülümsüyordu yine kadın. Durdu sonra, düşünceli baktı. Meraklandı Adem, “ neyin var? ” diye sordu kendi ismini merak etti kadın bu sefer, “ hatırlıyor musun benim adımı da? ” Güldü Adem, hem de çok, “ nasıl unutabilirim ki, benim senden başka kimim var ” dedi, ama bekliyordu hâlâ kadın, Adem uzunca baktı gözlerine, kendine çekti, alnından öptü sonra kadının, ve söyledi, “ Havva senin adın… ” 27 Mart 2010 – 09.04 Başakşehir - İstanbul |
“ nasıl unutabilirim ki,
benim senden başka kimim var ”
dedi, ama bekliyordu hâlâ kadın,
Adem uzunca baktı gözlerine,
kendine çekti, alnından öptü sonra kadının,
ve söyledi, “ Havva senin adın… ”
Hoş bir anlatım, kutluyorum dost.