Yüreğine Hançer Vurulanlar/ Güç/lü Hayaller
Mayası çamurdan olsa da
hamuru sevgiyle karılanlar vardır. Yüreğine hançer vuranlara, değil nefretini kusmayı , nefret etmeyi bile beceremezler. Gözlerinde sevginin ışıltısı vardır, nefretin karaltısı değil. Kendine söylenen acı sözlere, üzüntülerini, acı bir gülüşle maskelerler. Gözyaşlarını karanlığa gizlerler. öfkesi sessizliktir, dudaklarını ısırır, hüzünü emerler. Kırgınlığı suskunluk, yüreğinin haykırışları, sessiz bir burukluktur. Ve suskun duygular dağ olur birikir yüreklerinde. Bir gün gelir volkan gibi, püskürür ruhlarından kimisi küllenmüş kimisi kızgın köz gibi dumanı üstünde, sahibini ve sahibine dokunanı yakıcı duygular… incinmiş duygular lav gibi savrulur… /geçmişe dönüş yaşamak onun için bir zuldü On yıl önce bir eylül günüydü kabus dolu bir kara gündü gün yüzlü güzel kadın o gün öldü. Ağladı ağladı ağladı... /Gözyaşları ne kadar da çokmuş/ cansız bedeni sürüklercesine götürdüler. Hastanede Bir iğne Zaman geçti Bir iğne daha sonra Bir iğne daha Olan bitene yukardan baktı /Bu iğneler de hiç acıtmıyor. Uyutmuyor da, Derin bir uğultu/ Susturamadılar. Ağladı, ağladı doktorda -öff… …ne çok soru soruyor …ahirette melek mübarek o şimdiye kadar konuşmadı ki sana ne cevap versin şimdi -soru - her şey -soru - hiçbir şey -soru -hayır -soru -konuşmayacağım -soru -yok bir şey -öff yeter artık -ben ağlamak istiyorum sadece -rahat bırakın beni -…. -….gözyaşları -oh...... Nihayet özgür kaldı ruhu Ağladı, ağladı, ağladı… Üç gün üç gece yas tuttu kendi ölümünün ardından… Sonra bir sahil köyünde mütevazi bir köy evinin kuytu bir odasını mezar olarak seçti. Oraya yerleştirdi canını.. … Ölümünün onuncu senesinde Gözlerinde birer damla yaş ile Yine andı sevgili ruhunu. /zaman gelir Mevsim artık kıştır dağlarda; Eylülde dinse de fırtına, hep karlar düşer duygularda. Yağan karlarla birlikte, dağın etekleri, dorukları buz keser. Bu dağlarda, hep yükseklerde açan, beyaz ve asîl görüntüsüyle etrafındaki buzlu ve soğuk hayata başkaldıran, narin, güzel, hassas, mağrur çiçekler açar Yalnızlığı seven kardelen çiçekleri, uçurum kıyılarını seven kar çiçekleri. Bir de şirin kelebekleri ağırlayan eşsiz güzelliğiyle İlkbaharı müjdeleyen kimbilir nerden rüzgarla taşınıp gelmiş beyaz mor çiçekleriyle, tek bir yaban gülü. /GÜÇ/lü hayaller Uçurum başına oturmuş Külleri karıştırırken henüz sönmemiş bir köz gördü sönmüş lavların arasında; İyice baktı... baktı… Yüreğinin henüz ulaşılamamış bir yerlerinde korunmuş Sevgiydi bu…Ve ışıl ışıldı Tüm duygular öldükten sonra, Bu artık neye yarar ki diye düşündü bilge ruha danışmaya karar verdi. Karanlıktı... Sessiz içten bir yalvarışla çağırdı O’nu GÜÇ; Büyük bir kayanın üzerinde Çıplak, Bir eli havada Elinde parlayan bir yıldızla Bütün heybetiyle duruyor Ayakta. Güç; Bilge ruh Aklın bedenin ve ruhun gücü baktı ve dedi -Sen benim ruh ikizimdin Seni çok bekledim Neden bu kadar geç geldin -Yazgı...gönlüme yazılmış ferman olduğunu bilmedim. Sana ihtiyacım var. Bütün duygularım bir gün Ruhumla birlikte beni terk etti. Bedenim var olsa da Küçük bir sevgi közünden başka Hiçbir şeyim kalmadı yüreğimde. -Evet… sevginin közü çok küçük olsa da ateşini büyütmek senin elinde Ne kadar büyük olsa da korkma Sığacaktır yüreğine. Yine unutma, sevgi yaşatır Yeter ki sen onu daima yaşat yüreğinde. Sönmesine izin verme. Üfledi köze …Sevgi alev aldı ve gittikçe büyüdü, döndü aşk ateşine. -Bak gözlerime -çok ferlisin, gözlerim kamaşıyor - Ben aşkın gücü, sevginin özü, ruhun sözüyüm Uzaklarda arama beni içindeki olguyum Bundan sonra seni yalnız bırakmayacağım. Her nereye gitsen hep yanında olacağım -gitmeliyim hava karanlık. -Bak Dolunay var -evet…yağmur da yağacak…. gözlerini kaldırdı, ayağa kalktı bilge ruhun gözlerine baktı büyülenmiş gibiydi yavaşça gitti yanına. Tuttu ellerinden, öptü Öptü gözlerinden Dudaklarının kıyısından Ay ışığından yaldız yaldız Parıldayan omzundan… Göğsüne dayadı başını, dedi - neredeydin daha önce hep yanımda ol. beni bir daha bırakma kendimle. Gözlerini kapatırken iki damla yaş Süzüldü dudak kıvrımlarına doğru. Bilge Ruh elindeki yıldızı saçlarına iliştirdi, ve güçlü kollarıyla sıkıca sarıldı; ruhundan ruhuna katarcasına, canından can bağışlarcasına sarıldı -“Uzat elini kalbime koy aynen Senin kalbin gibi titremede Çünkü Biz ikimiz iki ayrı bedende tek yüreğiz” Bir uçak geçti üzerlerinden, Bir gemi denizi yarıp, uzaklara yol aldı , Bulutlar yaklaştı, şimşekler çaktı, Gök gürledi, yer sarsıldı, Bardaktan boşanırcasına yağmurlar yağdı, Coşkun ırmaklar çağladı, Hayal cennetinde güller, laleler açtı, Gökkuşağı sardı, renklendi duygular. Bilge ruh dedi. -Bak sabah oldu Bir başka hayattır her gün doğumu takılma hüzünlerin peşine geçmiş mazidir kaldı geride. Birsen Erkân |