Sarıgülün Bilmecesi
Gece sessizce kapatır gözlerini
Mavi rüyalara, İki ayaklı gölgeler yürür Zamansız kâbuslar gibi İblislerin yüreğinden meleklerin dünyasına Zaman zulmün vicdanında Gökyüzünü satın almış savruk rüzgârların Tokatı kadar acımasız ve haksızdır. Yaşamın duraklarında beklerken Artık biliyorum korkulu düşlerini Uzun ve müzmin yalnızlığının ellerinde Tükenmiş insanlık gibi duran İblis kumpasları... Gönül mezarlığına gömdüm yıldızları Bir tek sen kaldın gönlümün meskeninde Kaderin kilidi yaşamının kapılarını kaparken Bir güneş süzülür sevginin penceresinden Karanlığın damarlarına. Yaşamın koridorlarında kirli bir dünyayı Yıkıyor kutsal güneşin ışıkları Kara bulutların ardından sessizce akarak. Sen yaprak yaprak acı ve hüzün döken Sonbahar çiçeğisin Tanrı ’nın sarı sayfalarından Savrulan gövdeni taşımaktan yorgun Talihi fırtınaya tutulmuş yelkenlisin. Sevgi limanında her dinlenişinde Bir vazo çatlar ellerinde İki damla yaş dökülür sarıgülün gözlerinden Seni bir güneş izliyor uzaklardan Diyojen ’in feneriyle Çözmek için bilmeceni Susup gitmeden sonsuzluğa... Ahmet TIĞLI 24.1.2010 (Sevgi Merdivenleri) |