Ziganada DansŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir yanı nasır bir yanı pamuk karadenizin mavisi kadar dumanlı gözlerinin geçmişi...
Bir dalış ki; taa atmış küsur sene geri, Çarık çıkıp çorapsız ayaktan, kara lastikle dans. Kırık kanatların altında, öylesine yolculuk. Kim cesaret edebilir tutmaya kırılan gururu? Veya, hangi gurur ayağa diker, tutmayan sol yanı? Destek olmak iyi midir, yoksa görmemek mi lazım ? Gözün gördüğü, yüreğin hissetmediği dansa eşlik mi etmeli? Derinden derine mavi gözbebeklerine sürülen bunca hüznü Zigananın karına bulanan ayaklar, nasıl raks etmeli şimdi. Sarılıp sıkıca destek olmanın hakkını anne sütü kadar helal etmek İyilik midir ? Yoksa, ona muhtaç olduğu duygusunu vermek midir? Kar beyazı bir tutam saça yayla kokusunu sürebilmek midir? İçimi altmış küsür sene öncesinin çocuğuyla taş oynayan Nasırlı avuçlarla saçlarımı okşayan melek midir yoksa? Yoksa dünyamıdır çivisini çaktıkça aklın çekip attığı ? Yüreğime çak, çak mıhlanan eriyiş midir? Derelerin kenarında ot kesen mavi gözlü kadın. Sırtına vurduğun yükün ağırlığı mıdır seni sol yanına mahkum eden? Ve dalıp gittin ziganada, tebessümle dolaştığın yayla mıdır? Elini daldırıp soğuk suyuna altı taş, atmış küsur sene Yoksa kemençenin sesi midir seni yaşsız ağlatan? Pamuk saçları gibi son elinde kalan gururun… Anlat: hayallerinle dansı, anlat ki ben de ortak olayım yaşlarına. Çarıklı ayakların, kara lastikle çiğnediği karına,buzuna. Öpeyim boğazımda tıkanan yumruyla nasırlı ellerini. Bırak bulut kadar yumuşak yüreğini alayım, düğüm düğüm nefesime. İzin ver; sol yanına asa olayım gururunun. Sonra… Duygu selleri, hançer yarası acısında yüreğim. Yanında değil ama, kimsenin bilmediği yerde. Tek ve tek başına yaşanırmış… Ve! yine tek dans edilirmiş geçmişle…. ’dağlarda gezen kartalım |