1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1253
Okunma
Kuşluktan sonra akşamdan önce
berberde bir dem yaşanırki
çoğu uydurmaca,çoğu bilmece
yüz dört yaşında bir amca
sanki bir delikanlı edasıyla
geldi sakal traşına
alıç ağacından yontulmuş bastonuyla
vahdettin hanı hatırlayan dimağsıyla
fitney-i ficir töredi diyor,binalar yüksek
zinalar aşk oldu,bilmem ne desek.....
amcanın selamını gönülden alan
yarı beli bükük,benzi soluk olan
sıyırmış alman çıplağı lüverveli belinden
namus demiş yirmidört senesine birden
ne zürriyeti var şimdi,nede tasası
kendi yorumuyla;yiğitlerin hası....
soba başında oturup bizleri süzen
şöyle bir cemaati geçirdi gözden
oğlu;tır şöförü dünya geziyor
onun anlattıkları doğru
politika,ekonomi,siyaset
her şeyi biliyor......
hafife alarak hepimizi,cılız biri
ara bulsa lafa dalacak
yükselişte siniri
çay servisinde aniden
girdi mevzuya,oldu olacak
kırdı havasını bütün zevatın
kamu mektebinde okuyan kızı
vali çıkacak.......
herkes duman altı tütün serbest
buraya ceza yazmak,ne demek...
rivayet-i mevzuu olmadan askerlikten
makas oynaysaydı ensemden
tam onun duasını ediyorken
paragraf açıldı;Kâzım Karabekir’den....
kahramanlar karışık,bir ulus sahnede
yaşanıyor çağda,en büyük keder
Eba Müslüm’le Atatürk silah arkadaşı
sanki,ne fark eder.....
geceye yakındı,kurtulurken
mahramadan
bunada şükür,hemde ikinci dünya savaşı
patlamadan....... Kasım