2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1260
Okunma

1981 yılının bir gurbet Akşamı Almanya’nın Lamspringe beldesindeki Heim’ımda Ankara’daki eşim ve çocuklarıma duyduğum ansızın bir hasret şidditeyle böyle bir şiir yazmışız.
Hep yenilerin güzel sesliliğinden uzak olsa da bu gün geç saatlerde karıştırdığım çaylak devri şiirler albümümden seçtiğim bir şiir oldu bu..
Belki güzel bulmayabilirsiniz, ama o boşluğu manevi hazzı ve ehemmiyeti dolduracaktır.
Gönül diyor ki, diyor ki, bu dünyaya nazlı gelen
Her cefanın mazharıymış.. alın yazısı ezelden
Karasaban, taşlı tarla, gidip gelen onlar var ya
Nice çarık eskitip de yarışmışlar şu zamanla
Yorgun evler, nemli ahır, ala kerpiçlerle düzen,
Yatak yorgan, keçe kilim, yürekleri dilim dilim..
Gönül diyor ki, diyor ki, vuruluver can evinden
Nasıl kaderle hemhâlsin, o mu seni böyle üzen
Yoksa başına ansızın çöreklenen şer hayat mı?
Bu yok, şu yok, hem uyu yok.. Ufka sinen saltanat mı?
Biri memnun, bini değil, sence bu iş kabahat mı?
Gönül diyor ki ey Bekir, Makbule’nin Sevgi’sinden
Serdar’ından, Serkan’ından memnunsun sen, mutlusun sen..
Bir bakarsın karın nene, oğlun damat, kızın gelin
Esamisi silinirken kara geçen o günlerin
Demet demet çiçek gelir mutluluk bahçelerinden..
Gönül diyor ki, diyor ki bugün baharsa yarın kış
Her insan fani dünyada ömüre işlenen nakış
Kendine yer seçeceksin sen de insanlar selinden
Seni –mukadder- sonuna götürecektir bu akış..
5.0
100% (3)