Dilinde İhtilal Büyür Aşkın
Moskova’da bir parkta hasretimi çaldırdım.
Ortasındaydı şiir karaladığım bir kağıdın. Çaldılar göğüs cebimden, çarptılar, İçinde sen vardın. Uzaklaştım ordan. Gittim, vatansız bir kadınla yattım Yaşlıydı üstelik, Ve de tövbekar.. Bağırıyorduk her karanlıkta çığlık gibi. Beraberdik ama yalnızdık. Kese kağıdından ömür sarıp içiyorduk. Sonra; Öldük kırk gün kırk gece Mezarımızı yağmur kaldırdı.. Kasımdı; Ve Kasım üç kelle boylu bir ırmaktı. Şehirden uzak ırmaklar aktılar altlarından Fikrimde bir darağacı kulaç attı. Kasımdı; gerçeğini kaybetmiş bir düş niyetlendi gözüme Volga’da soğuk ağladım kar gibi. Moskova’da bir parkta hasretimi buldum. Ortasındaydı şiir karaladığım bir kağıdın. İade ettiler yüreğime, verdiler İçinde sen yoktun. İçinde karanfiller vardı vatandan gönderilen Hayat vardı. Anılar yoksul göldü zamanla kurudu. Güneşi ellerinde bir Nazım, Nüzhet’ine kapılıyordu. Çamurdan acılar şekillendirdim beyaz Suyun çürüdüğü vakitlerdi. Ve ay’ı entarisine saklayacak kadar cimriydi Petersburg’daki, Deri çizmeli kadınlar. Devirdiğim her kadehte yüzün ayılıyordu. Devirdiğim her ülkede seni kuruyordum. Vakit onulmaz bir çıban bekliyordu kaşlarımın arasında Saçlarında adakları sevdim ben rüzgar tarafından dilenen Bahar değildi ama ılımanlığımız. Parktaydım hala; Bomba kırıntılarına gagasını iliştirmiş bir güvercin Kanatlarını direniş meydanında kırdı. Ağır ağlamalar sustu gözlerim önce Sonra yüzümü yıkadı akrebin soktuğu gök. Elleri kırk yerinden kırık; şehirler toplandı başıma. Sonra ne oldu ? Kırk gün kırk gece yürüdüm. Devirdiğim her adımda Füruzanlar doğuyordu Devirdiğim her adımda; Hayatın hep karşı tarafına konuyordum. Gül ışığı sonatı gülüşün Ve ihtilal rengi tenin bırakmadı peşimi. Kaotik nizam evlerin arasında belirdi yanıma. Çıkardı devrimini kasımdı bir gösteri Çıkardı devrimini dar kalçalı sözlerin. Sen yani özerklik temennim yani avucumun direnemediği bölge Yani bayrakları yarıya indirilmiş komünizm’im Beni sevdin bağışla beni. Kazan’da bir barda unuttum ismimi Masamda; üçgen vücutlu bir sıfır, Sahnede ondalık bir yağmur Aklımda sürgünden kalan tipi. Baskın yemiş bir gecenin uzvunda Kasımdı; ihbar edilmiş yalnızlığım. Ve buldum seni! Sendin o.. Sessizce giyotine fısıldadığım bir nefes payında İhtilal rengi öpüyordun beni. İhtilal rengi tırnaklıyordun. Moskova kan üzerine kan giyiniyordu üstüne. Doğumla sana sarıldım Doğumumla sana. Sonra kasımdı bir gösteriydi ellerin Beni manşetlere yazdı Beni sayfalara. Bastil zindanlarında bıraktım ekmek arası hürriyetimi Vitrinlere astım kalemimi Şanzelizede. Seni bulmuştum köşe bucak Oysa sen bulduğum yerde bir intihar almıştın kendine Göl kenarı ayağıydı inadın kıramadığım.. Çıkardı devrimini kasımdı bir gösteri Çıkardı devrimini dar kalçalı sözlerin. Birbirini ilk kez çıplak gören iki küfür gibi utangaç, Ve boyunlarında cennet kolyesi taşıyan Günahsız melekler coğrafyasında geldin aklıma. Ölüm,herkesin ortak, tek ayrılık şiiridir. Artık Anla! Hadi anlat bana şahrem şahrem yalnızlığımdan kalanı. Anlat ki bileyim; Dört duvar bir ihanet nasıl yazılır. Sen; Yani Moskova; şairlerin doyurulduğu.. Yani park Yani devrim Yani kasım Bana öyle geldi ki sen Beni sevdin bağışla beni.. Şimdi ömrüm; adın için anarşizm Yık şiirimi.. FE.. |
aslan kesilenlere hep güvensizlikle bakıyorum ben nedense.
saklandığına göre vardır bir çürük yanı.
eğer portre konmuşsa,
yüzde elli hatayla da olsa kişiliği çözmek mümkün.
buradaki profil resmi yapılan işe ne çok uygun düşmüş.
I.DURMUS