Deyiverse...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın "KOŞMA"YI WİKİPEDİ ŞÖYLE TARİF EDİYOR:
"Koşma, Türk Halk edebiyatında doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar gibi konuların işlendiği en sık kullanılan şiir türüdür. Dörder dizelik bendlerden oluşur. Bend sayısı genellikle 3, 5 arasındadır. Hece ölçüsünün 6+5 veya 4+4+3 duraklı 11’li kalıbıyla yazılır. Şair koşmanın son bendinde ismini ya da mahlasını söyler. Koşmalar dile getirilen duygular ve söylenişlerine göre koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt gibi isimler alır. Karşılıklı konuşma şeklinde yani "dedim" "dedi" diye başlayan dizelerle de söylenebilir. Bu tür koşmalara "mürâcaa" ismi verilir. Bütün kafiyeleri cinaslı olan koşmalara tecnis denir. Özellikleri: Türk Halk edebiyatının en çok sevilen, en çok kullanılan nazım şeklidir. Dörtlüklerle söylenir. Dörtlük sayısı genelde 3 veya 5’tir. Koşmalarda en çok 11’li hece ölçüsü kullanılır. 4+4+3=11 ya da 6+5=11. Genelde yarım kafiye kullanılır. Kafiye örgüsü; ilk dörtlük; aaab, abab, aaba veya abcb şeklinde olup diğer dörtlükler cccb, dddb şeklindedir. Koşmada, tabiat güzellikleri, sevgi, ayrılık, yiğitlik, yakınma, ıstırap, eleştiri, hayata ait görüşler konu alabilir. Genelde şiirin içinde özellikle de son dörtlükte şairin mahlası bulunur. Dil sade, anlatım yalın ve içtendir. Koşmalar işlenen konulara göre çeşitli isimler alır. Bunlar aynı zamanda âşık edebiyatı nazım türleridir" Doğrusunu isterseniz, ben kendimi yukardaki koşullara uymak zorunda hissetmeden bu dörtlükleri yazmıştım. Şiirimi bitirdikten sonra bunun bir "koşma" olduğunu farkettim. İnaıyorum ki, koşma söyleyen halk ozanları da içlerinden geldiğince söylemişler ve çok sonraları bunları inceleyenler bu söyleyişlerin "kendiliğinden" bir kural oluşturduğunu görmüşlerdir, yoksa hiç bir ozanın kalkıp da hece sayarak koşma söylediğini zannetmiyorum. Nitekim, ben de şiirimi tamamlayıp dizelerdeki heceleri saydığımda 11 hece olduğunu hayretle gördüm. Demek ki bu dilden ve kültürden gelen bir özelliktir.
(KOŞMA)
İçimde bir heves eski bahardan, Gözlerin gözüme gel deyiverse Yeşerir yaprağım kuru dalımdan Ellerin elimi tut deyiverse Rabbim esirgesin gözden nazardan Vazgeçer mi aşık sevdiği yardan Ölü olsam durmam çıkar mezardan Kolların belimi sar deyiverse Durulmaz dünyada sen olmayınca Gönülde aslanın ben olmayınca Kokusun çektiğim ten olmayınca Rabbim ezraile tez deyiverse Başımda ecelin alıcı kuşu, Silinmez göğnümden hayalı düşü Yetişip başıma gelse bir koşu Al şu bir tas suyu, iç deyiverse Ahmedim çağını çoktan geçirdin Aşık oldun amma sen de geçildin Kim bilir göğnünden neler geçirdin Rabbim muradını tez veriverse A. Hüsnü Sezgin / 20 Şubat 2010 |