SENSİZLİĞİ YOKLUYORUM
Yokluğundu;geç saatlerde seni beynime mıhlayan
Duygularımı kudurtan bir sıradan geceydi... Korkularımı,yalnızlığımı,ve tarifsiz acı yumaklarını.. Yüzüme vuran sıradan ve soysuz bir özlemdi. Sensizlik başıma vurduğu zaman, Ya bir merdiven aralığında ya da Şehrin kaldırımlarında bulurdum kendimi. Yine öyle olmuştu, Pencere kenarında bulmuştum kendimi Yüzüm gözüm toz tutmuş Temizlemeye ikna edemiyordum ellerimi. Seninleyken böyle olmazdım hiç Sen varken; Yağmur yağardı usul usul Konardı her bir damlası saçlarına Ve ordanda süzülerek düşerdi boşluğa. Bağrındaki haykırışlar çekiyordu seni mistik bir sarhoşluğa.. Ağlamak istemiyordun,ama yapamıyordun. Karışıyordu gözyaşların yağan yağmura, Sisli caddelerden akıyordu şehrin kuyularına ve şimdi sensizliği anlatıyorum her tarafa gökler bile ağlıyor bu defa... düşen yağmur taneleri, ortak oluyordu sensizliğimin borcuna. Bana senin gidiş sebebini soruyordu.. Sen duymuyordun. Karanlığın ortasında yapayalnız, Yolunu kaybetmiş bir yavru kırlangıç’ın kaderi benide bulmuştu Can havliyle sağa sola koşuşturuyordum. Sığınacak bi liman arıyordum.. Sen görmüyordun. Sensizlik kokan sokaklar beni tanır olmuştu artık Adresim belliydi,bu şehrin sensizliğinde.. Ben korkuyordum sensizliğin acı hükmünde, Sen bilmiyordun. Senden sonra çok değişti buralar Bu şehir eski şehir değil artık,sen eski sen değilsin. Varsın yağa dursun yağmurlar. Belki sisli bir iş gecesi, Belkide hüzünlü bir sonbahar akşamı.. Çiselenir ansızın gök tabanı Tekrar titretir yalnızlık parmaklıklarını.. Ve, Bilinmez ne zordur nede kolaydır bu tenha damsızlık.. O vakit bilinmez bu şehir deki hiçbir ayrılık |