Bulaşık Eldiveni
Tencere tava geçmemeliymiş kelimelerinde,
Kızarmış ekmek kokmamalıymış şiir, Şiirin ellerine bulaşık eldiveni yakışmazmış, Sonda olmaz, başta olmaz , başa kaksan olmaz. Kakmasan olmaz. Toplum için yazsan niye yazdın? Sanat için yazsan kimse anlamaz. Bırakın kanyak içmek istesin şiir, Bıraksın duvarın dibinde dinlensin. Kimin elidir şiir ? Kime ait bir senfoni bozması ? Ellerinde hurması çürümüş kalemler; Bu nedir ? Nasıl yapılır bu yaprak dolması ? ..... Kollarında uğur böcekleri gezermiş. Senin uğur böceklerin sarayda şampanya içerken, Benim uğur böceklerim sandalda şarap içmektedir... Kerkenez suratlı detone beyinler, Hatırlamayacak hiçbirinizi bu köhne şehirler. ....... Şiirin içinde insan ne arar ? insani bir duygu değil kalıplaşmış kutuplar. Guguk kuşları bibi gaklamak, kendini aklamak, biraz da ileriye saklamak gerek belki. Belki tarım ve hayvancılık bize az geldi, Belki de sanayi devrimini kelime anlamıyla alamadık, satamadık bit pazarında huzursuz kalemleri... ......... Şiire bulaşık eldiveni yakışmazmış.. Silah’ ın yakıştığı herşeye yakışır şiir. Çünkü Şiir bir sihir... umut KURU |
bir sihir...
KESİNLİKLE... ŞAİR NE YAKIŞTIRSA YAKIŞTIRSIN... OKUYUCU DAHA MANALAR YÜKLER ŞİİRE...
HERKESİN AYRI BİR SİHİR GÖRÜR AYNI DİZELERDE...
SELAM VE SAYGILAR
MERYEM ZEMEROT