Acıpayam üstüne, sohbete ne dersiniz!
Birkaç ünlü simâyı, analım isterseniz.
Hafızamı yoklasam; tam olur mu acaba!
Sahi! O değerlerden, kaçını bilirsiniz?

Anımsa! Ne demişti, Ali Vehbi Aykota;
Gelecek aydınlanır, kâğıda yazarsanız.
Şecere rehberimiz; teşbihte olmaz hata
Böylelikle tarihe, bir ışık tutarsınız.

Bilgiyi hep taçlandır; yön vereni dâim gör
Yoksa yanlış girdapta, esefle dönersiniz.
Ulaşın bu kaynağa; bir Etnolog Profesör
Orhan Acıpayamlı; saygıyla anarsınız

Öğretmen Mehmet Yılmaz, size ne hatırlatır!
Umman Nene deyince; sevinçle ünlersiniz.
Asrın Dede Korkut’u; ağzımızı yaşatır,
O mektuplar ki hâlâ; gönüllü dinlersiniz.

Nice yiğit minderde; Türk adını aklayıp
Altın harfle yazdırmış tarihe bakarsanız
Hasan Güngör Bayram Şit madalya kucaklayıp
Olimpiyat şehrinden kıvançla çıkarsınız

Otuz yıl emek verdi TRT kurumuna
Genel müdürlüğünü az çok hatırlarsınız
Onun sayesinde geldi bugünkü durumuna
Kerim Aydın Erdem’le maziye dalarsınız

Doğuştan yetenekli; O çok yönlü bir yazar
Onunla; öykü, roman, röportaj solursunuz
Aynı zamanda şâir; dizelere his dizer
Tahir Kutsi Makal’la edebî olursunuz

Benliğinde pişmeli, kalem tutan her edip!
Sözde öz tütüyorsa; seyrine bitersiniz!
Soysuzlara kâr etmez; ne bir “balta” ne de ip,
Gürbüz Azak okuyun, kişilik bulursunuz.

Kültürüyle yoğrulan; yoğurmaz mı terane!
Yurdumun dört yanını, mızrapla gezersiniz
Üslûp ve icrâsıyla; o bir ekol, efsane
Talip Özkan’la sazın, sırrına erersiniz.

“Yılmaz Teorisi”nden birçokları habersiz!
Atom fiziği desem; ilgisiz geçersiniz.
Âlimliğini şartsız; dünya bilir de, ya siz!
Hüseyin Yılmaz desem, sözüme gelirsiniz.

Egeyi köy köy gezdi. ilginç! Acaba niçin?
Külliyatı mirastır, lütfedip açarsanız
Ona şükran borçluyuz gelecek nesil için
Şükrü Tekin Kaptan’a çok dua edersiniz

Şöyle bakın çevreye; köyler boşalır bir bir
Aslınızdan koparak, nereye göçersiniz!
Dünü güne eklersek, iflah olur bu devir
Mehmet Emin Özmen’le o bağı çekersiniz.

Öyle değerler var ki; sağken göne, tez elden
Vefâya; ancak böyle, bir anlam katarsınız
Folklorda bir hazine, şevkle verir gönülden
Mansur Kaymak’la her dem; meşke dem tutarsınız

Egenin tek ozanı, çıkmış bizim ellerden!
Sazı sözü yürümüş; arada duyarsınız.
Kâh ülküden seslenir; kâh ibretli hâllerden,
Ozan Nihat Sönmez’le yola baş koyarsınız

Kabuğundan sıyrılıp, bir çık Acıpayam’dan
Ustaların izinde, doruğa çıkarsınız.
İçsel yeteneğini, yansıtır renkli camdan,
Osman Sınav farkıyla, hayata bakarsınız.

Kaygılı şikâyetler, kuru sözden ibaret!
Kendimize yabancı; hâle içlenirsiniz.
Mustafa Nadir Önay sergisinde basiret;
Onu iyi okuyun, yoksa çok çekersiniz!

Biz ne verdik onlara, dosdoğruca yanıtla!
Ahde vefâ duyarsız, apaçık görürsünüz.
Bari ismi yaşasın; dikilen bir anıtla,
Yeni nesil andıkça, sevap kazanırsınız.

09.02.2008 14:02
16.02.2008 01:39:13