ANKARANIN KIŞI DİNMİYOR NEDENSE GÖZ YAŞIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ankaranın kışı
Dinmiyor tekel anasını bacısının Babasının, kardaşının göz yaşı Çünkü elinden alınıyor, onuru Şerefi ,Ekmeği, aşı Eminelerin bile kıymetli yobaz yaşı Anlaşma olmaz ise olmaz Ülkede çalışma barışı Unutma ey vicdan sahibi, izan sahibi Destekleyelim tekelde Ana bacı kardaşı Bitsin artık ekmek için onur için dökülen göz yaşı ANKARANIN KIŞI TEKEL İŞÇİSİNİN DİNMİYOR GÖZ YAŞI Ankara nın yolu taşlı Ağlıyor tekel Anası, Bacısı , Babası Ey Vicdan sahibi, ey izan sahibi İnsanlık Tekel işçisinin ekmektir, onurdur,şereftir _________________________Tek kavgası Elli altı gündür,aç,susuz, uykusuz, çulsuz Almış canını avucuna yatmış ölüm orucuna İki lafım var, ey din tüccarı, ey din bezirganı Vicdansız, ey merhamet yoksunu yobaz zihniyet Tüyü bitmemiş yetimin hakkını Deniz fenerinden Yimpaşlardan, trilyonluk davalardan iç ettin Testisleri çürük diye oğlunu Sahte raporla Vatan görevinden kaçırdın Gemicikler aldın Hakkını helal etmiyor, bu yüce Millet sana Hayrinüsalar, Emineler, zevk-ü sefa saltanat yaşarken Tekel Anası, bacısı , ekmek, diyor, onur diyor, namus diyor Emineleri Gataya almadılar diye, ülkede kıyamet kopuyor Yobazlığın borazanlığını yapan şerefsiz medya Tekel ansının bacısını, isyanını, göz yaşını acaba ____________________________________Neden görmüyor Şair 67 bugulu gözlerle Tekel emekçisinin ekmek kavgasını anlatıyor Zifiri ötesi karanlıktayız, Lakin Şafak , ha söktü, ha sökecek görünüyor Kar topu gibi büyüdükçe, Emek,,onur çalışanları Güç kazanıyor Karanlığı, yobazlığı,takıyacılığı, soygunu İhaneti,din bezirganı saltanatı yıkmak için İşçi memur el ele, safları sıklaştırdığı görülüyor Daha güçlü, Aydınlık bir Türkiye yaratmak için GÜNEŞ daha haşmetli, daha sıcak, daha güçlü doğuyor -______Şair67______ Ali Cemal AĞIRMAN ___________________SUSMA ________________________SUSTUKÇA ________________________________BİR GÜN _________________________________________SIRA ____________________________________________ SANA GELECEK MILLETVEKILI YEMINI Madde 81.- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde andiçerler : “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.” |
Hak aramak ve mazlumun yanında yer almak elbette güzel bir davranış. Ancak hak aramaktan ve mağdura destek vermekten ziyade özellikle belli bir kesimi yobazlıkla yaftalamak, ve hakaret etmek kesinlikle hoş görülemez
Hele de basınımıza ağıza alınmayacak iftira ve küfürlerle saldırmanın edebiyatla ve edeple ilişkisini kuramadım.
İcra makamını eleştirmek, hatalarını ve yanlış uygulamalarını ortaya koymak başka şey, muhafazakar kesimi "din tüccarı" veya "yobaz" olarak nitelendirmek ayrı şeydir.
Başörtüsü konusunda da yasakçı ve cuntacı millet düşmanlarının şakşakçısı gibi bir tavır içinde olmanıza çok üzüldüm. Zira, sevelim, sevmeyelim, bu ülkenin başbakanının eşinin sırf başörtülü diye bir kuruma alınmamasını hafife almak, özgürlükçülükle ne kadar bağdaşır?
Tekel işçilerinin direnişini yürekten destekliyorum.
Fakat şiirinizin, -başta da belrttiğim gibi- ne edeple, ne de edebiyatla uzaktan, yakından bir ilişkişinin olmadığını üzülerek belirtmeliyim.
Çünkü şiirde duygu olur, ahenk olur, imge olur....
Gündelik hayatta konuşulan argo ile karışık lakırtıların bu sayfalarda "şiir" olarak arz-ı endam etmesi, bir şiirsever olarak beni üzmüştür.
Hiciv, iğneleme, dolaylı anlatım ve imge olmadan bu mücadeleye şiir(!)le destek verilmez.
Yazsanız da şiir olmaz zaten.
...
Bu necip millet, inanç, kültür, anlayış ve hoşgörüsü sayesinde tarih boyunca birlikte yaşamıştır. Bizden farklı yaşayan, farklı düşünen ve farklı inanan insanlar elbette olacaktır. Kendi değerlerimize saygı duyulması, başkalarının değerlerine olan saygımızla mümkündür.
Unutmayalım ki, kavga dilinin açacağı kapı yoktur. Bu süreçte, özellikle şair dostlarımızın, kullandığı kelimeleri özenle seçmeleri ve bu toplumun ortak değerlerine daha hoşgörülü yaklaşmaları elzemdir.