Mehmet Yaşar Ağabeyim…
Yaşar ağabeyim, değerli büyüğüm
hürmetlerimi sunarım en evvelâ ve ellerinden öperim… Duydum, gitmişsin İstanbul’undan bu şehir sevmişti oysa seni hayrolsun üstâdım, vardır elbet bir bildiğin. Belki de en iyisini sen yaptın be abi, Merak etmeyesin, bıraktığın gibi şehir. Bana sorarsan, değişen pek bir şey yok, ama bir kaç yıl gelmeyenler, “pek değişmiş” zor tanıdım diyorlar… Sesi gür çıkanı haklı sanıyorlar halâ, Namuslu olanlar ise, sessiz, sedâsız ömür mühletlerini dolduruyorlar, yalınız. Arsızı, hırsızı, iti, uğursuzu cemiyet, cemaat, dernek, siyaset bir çatı altında pay kapma yarışındalar görsen kalabalıklarını, mahşer sanırsın. Âlimler, sanatkârlar küskünler, bir başına onlarda Soytarılar ise bu durumdan pek memnun. Yaşar abi, zâlim her yerde zâlimde Nedendir bilemedim, İstanbul’da daha bir katmerli eziyetleri. Diz altına giydiği eteğiyle evinden çıkıp İstiklâl caddesine varınca, akıbetini dizüstüne sıyıran baldırı çıplak câhil haspalar var ya, peşlerine düşen bitirimlerde başka âlem, mahallelerinde en olmadık durumlarda delikanlı kesilirken Beyoğlu’na çıkınca unutuverirler ya insan olduklarını hani İşte aynı onların katmerli rezilliği gibi… Üzülmeyesin ama, sevdâlarda, âşklarda katmerli Güzelliği bitmeyen bu nâdir şehrin. Sevgililer boğazda tazeliyorlar muhabbetlerini, Vapurla Üsküdar, Kadıköy, Eminönü veya Beşiktaş Tadına doyulmaz seyirlik hâlen… Piyerlotinin keyfi pek hoş, çayı pahalı biraz Ama şâirler sultanının kabrinde dua etmek bedava Eyüp Sultan’da niyâza durmaya bedel biçilemedi hâla… Sende haberini almışsındır göçen dostların, Sırasını savıyor vadesi dolan, hayrolsun akıbetimiz. Kıymetli Mehmet Yaşar Duru ağabeyim, Sen bu şehirde tanımak bahtiyârlığına erişip de Unutamayacağım insanların başında oldun hep. Şükür bizi buluşturana, şükür hep ona… Bu arada unutmadan, nice senelere ağabeyim, Sevdiklerinle beraber, dâim mutlu yaşamanı dilerim. Bâki selâmlarımla, ellerinden öperim.. Neyzen kardeşin… 7 Şubat 2010 – Pazar / 01.04 Başakşehir - İstanbul |