BEY UŞAĞI
Kahpelik damarında, dolaşırken kan gibi,
Eşkıya bu durur mu, vurdu belden ağağı. Yedi evlât yitirdim, taze bir fidan gibi, "Analar ağlamasın" diyordu bey uşağı. Zannet ki eşkıya, ödünle doyup susar, Bilmiyor mu tarzıdır, pusu kurar köy basar, Az daha gevşetirsen, isyan bayrağı asar, Koparılmalı başı, semirtmeden "yavşağı". Hepsi aynı hedefin, ihanet neferidir, Yüz yıl önceden kalan, hayasız seferidir, Bilmezler mi burası, puşta mahşer yeridir, Kapatarak "makası" daraltmalı kavşağı. Anladım artık şimdi, beylik senin neyine, Sırtını sıvazlattın, haydi iyisin(!) yine, Kıbleni çevirterek SOROS’ların inine, Yozlaştırdın soyunu, bozdun yeni kuşağı. Suçluya yataklıktan, farkı var mıdır söyle, Olayın sonrasında, konuşulanlar böyle, Delilleri karartmak, değil midir, bu hiyle, Teröristi aklamak, taşıracak bardağı. Yursever aydınlara, yargısız infazlarla, Besleme kalemleri, saldırtıp marazlarla, Dışarda düşmanımla, içerde aymazlarla, İş açacak başına, verdiğin her göz dağı. 11 Aralık 2009 |