Sır
Hey dinle;
Dingin bir halde akan, Su sesini dinle Ve dinsin içindeki fırtına, Dizginle çoşan hırsını dinle. Sakin bir okyanus, Ve ortasında bir yelkenli Ay ışığı yakamozlarının Tam önünde giderken Bir yunus yüzgeç vurur gemine Dinle... Kuyudaki Yusuf sesini. Bu dingin vaha ortasında Bir Yusuf’muydu dinleyen, Koca çöl kucak açmış Sallar mıydı beşiğini. Seni, beni onları her şeyi Çevreleyen sır nedir? En güzel modiflerle süslü çiniler. Bunları kaplayan sır, Modifleri işleyenin kalbindeki sır; Benzer mi birbirine. Sırlı bir kitaptır önünde açılan Okumak için, Bu dili nasıl öğrenirsin. Her an yaşadığın hal Bir harfini öğretir mi? Gördüğün her şey Aslında o kadar açık ki; Üzerini gizemli bir sırla örtmek Kat kat sırlamak İnsanoğlunun en iyi bildiği, gerçek değil mi? Sır üç harf Aşk üç harf Böl çarp bunları kaç bildiğin gerçek. Kendini sar bilinmezlere Sır üstüne sır çal ki Özünü aydınlatan ışık ulaşmasın. Sıradan şeylere O kadar dal ki; Koca bir gerçek sır olsun, Kaybolsun aradan. Hey sefil ruhum İçinde çırpındığın umman Senin bilmezliğinin dehlizi Kaç defa kaçtın bu gize Sırra kadem basmaların, Hep en iyi bildiğine. Ne Mecnun Leylayı aradı Ne de Leylanın derdi Mecnun aramaktı. Yaşamaktı hayatları ilk gördükleri, İçine doğdukları gibi. Gözümüzün önünde akan hayat nehri Sırları at içine Senle beraber aksınlar Sonsuzluğun dibine. (Şubat 2010) |