SABIR
SABIR
Söktük attık sabır güneşini, Yüreğimizin ta derinliklerinden, Sabırsızca, gözyaşı dökerken, Ne bir aydınlık kaldı gözlerimizde, Ne teselli bulduk sözlerimizde, Sabır; büyük sahranın duasıydı, Hazreti Musa’nın asasıydı, Ve Yusuf un, Züleyha’ya, Karşı koymasıydı. Sahi neydi sabır? Sabrın gözleri hep yağmur beklerde, Yinede isyan etmezdi, yağdırmayana, Göz pınarlarını kurutan ferahlık, Hüzünlerde sönmeyen bir ışık, Gözyaşlarının suladığı bir çiçekti, Acıların; sevgiyle boğulmasıydı. Sonu olmayan bir hazine, Yürekten kinin kovulmasıydı, Ve Yakup un ağlamaktan kör olmasıydı. Sahi neydi sabır? Sabır; Sadık rüyalarda cennet müjdesiydi, Tahammül renkli güzelliklere eşti, Yanağımıza düşen nur, Belki de alnımızda doğan bir güneşti. Sahi neydi sabır? Gönül, deryalaştıkça sabırda sırlara Düşerdi gönüllere Mevlana güzelliği, Açılmayan kapıların tek anahtarı, Kol kanat gererdi tüm umutlara. Bereket yağmurları yağdırırdı, çorak yüreklere. Tüm aydınlıklar, sabır nimeti doğururdu. Sabrın güzelliği aktıkça ruha, Gönül deryalaşır güzellik yoğururdu. Mutsuzluğun beslediği çılgınlıkları, Silip iz bırakmazdı yanaklarında, Zirvedeki imtihanın kurtuluşu, Duasıydı dudaklarında. Sahi neydi sabır? Biliyorsak sabredelim, Sabredelim ki, Yüreğimizdeki hürriyeti, Hırsımıza mahkûm edip, Hüzünlerde yaşamayalım, Muzaffer TEKBIYIK |
Gönül, deryalaştıkça sabırda sırlara
Düşerdi gönüllere Mevlana güzelliği,
Açılmayan kapıların tek anahtarı,
Kol kanat gererdi tüm umutlara.
Bereket yağmurları yağdırırdı, çorak yüreklere.
Tüm aydınlıklar, sabır nimeti doğururdu.
Sabrın güzelliği aktıkça ruha,
Gönül deryalaşır güzellik yoğururdu.
Mutsuzluğun beslediği çılgınlıkları,
Silip iz bırakmazdı yanaklarında,
Zirvedeki imtihanın kurtuluşu,
Duasıydı dudaklarında.
Sabır bir inci gibi işlenmiş sayfanızda. Herşey mükemmel ses, şiir ve müzik. Teşekkürler üstat Tekbıyık...