*** GÖZYAŞLARIMLA ÖPECEĞİM SENİ ***Son bir kez daha seni yazıyorum bugün, Eğrisiyle, doğrusuyla satırlarda anmak istiyorum seni bir kez daha… Ama kalemlerim buna izin vermiyor ve yazmıyorlar. Onlarda kırgınlar sana, küskünler zamansızca terk edip gidişine Yalvarıyorum; son bir kez daha, bir kez daha diyorum, Senin gelmediğin insafa geliyorlar ve anlaşıyoruz sonunda. Olmadı gülüm, olmadı. Bir araya gelemedik. Oysa daha yolun başındaydık ve yapacağımız çok şey vardı Sıcak bir Ağustos gününde gittin hiç arkana bakmadan, hem de seni seviyorum diyerek… Belki dönersin diye gece gündüz bekledim, Bak şimdi sonbahar. Mevsim döndü ama sen dönmedin... Seni söküp attım artık içimden, Ve sökerken de derinden kanattığım yüreğim ile tartışıyorum şimdi. Seni içime alıp taşıdığım bedenimin hesabını veriyorum ona. Duygularımın katili olduğunu, içimde senin için beslediğim Ve her geçen gün daha da büyüttüğüm sevgimin hırsızı olduğunu anlatıyorum Çok seviyorum diyerek sarf ettiğin güzel sözcüklerini nasıl da yerlere savurup, Çöplerde süründürdüğünü anlatıyorum, Beni sensiz’liğe mahkûm edip, dört duvar arasına hapsedişini, Her arkama döndüğümde senin tarafından nasıl kurşunlandığımı anlatıyorum… Aşkım her şeyim dediğin beni, nasıl da bir kaldırım taşı gibi çiğnediğini anlatıyorum. Ansızın terk ettiğin bu limandan ayrılışını Ve bundan sonra yanaşacağın limanlardan söz ediyorum o’na, “Kıskanarak. Evet! bir tanem nefesinle ısındığımı, sevginle beslendiğimi soluduğum nefesim oluşunu, Bulutlu havada Güneşim, Geceleri Ay’ım, hiç sönmeyen yıldızım olduğunu, Hayatla olan bağlılığım, aşkım, sevdam, hiç unutamadığım, Olmazsa olmazım dediğim, senin yerine içimden söküp attığım Seni anlatıyorum şimdi, kan revan olmuş yüreğime… Oysa ihtiyaç duyduğum ilacım gibiydin sen benim. Sensizliği yaşadığım kahrolası günlerimde düşlerimin tek sahibiydin. Akşamı zor ederdik sen gittin gideli. Geceleri beklerdik yıldızlar çıksın diye, Sonra yıldızlar çıkınca rahatlardık. Onları seyreder, Şimdi gelse diye dua ederdik senin için, yüreğim ve ben Yaşayabileceğim bir tane dünyam vardı, O da sendin. Şimdi bulutlu ve güneşli havalarda zindan gibi karanlığı yaşıyorum Gecelerimi aydınlatan, pırıl, pırıl parlayan ve hiç sönmeyen yıldızım yok. Onlarda kayboldular benden giden dünyam ile birlikte… Şimdi hangi limana yanaşacaksın ve salacaksın çıpa’nı Ve kimler atacak sana palamar’ı, Hangi limanın kollarında olacaksın? Bensiz geceler de kimlere, üşüyorum, ısıt beni diyeceksin Olmaz gülüm olmaz, ben buna dayanamam, Bu kahreden düşüncelerle etrafımı sarmış anıların varken Buralar da yaşayamam artık. Bir an önce alır başımı giderim, Hiç dönemeyeceğim kadar uzaklara Öncesinde katili olduğun duygularımı, benden çalıp sonrada yerlerde sürüklediğin Sevgimi de alıp giderim buralardan. Hiç arkama bakmadan Ve hiç dönmemecesine giderim… Yüreğimden seni söküp attım. Ama! Yüreğimin her yanını sarmış, Sana olan sevgim duruyor hala. Onu da bir başkasına çaldırırım sanma sakın, Kaçamak sevgilere takılacak değilim asla Kilit vurdum artık yüreğime kimse çalamaz. Sen olmasan da içinde sevgin kalacak daima. Şimdi sen beni unuttun beklide, Ya da unut bence. Ne kadar içimden atmış olsam da ben unutamıyorum Unutmak ta istemiyorum ki zaten, çünkü gideceğim yerlerde hayalin arkadaş olacak bana Güneşte gölgem olacak belki hayalin yağmur da şemsiyem Ve yorulduğum da bastonum olacak beklide. Evet! gülüm şimdi göçebe olmaya hazırlanan, paramparça olmuş yüreğim ile birlikte, Uzun bir yolculuğa çıkıyorum nereye gittiğimi bilmeden Bir yandan da umudun türküsünü söylüyorum Hüzün denizlerinde boğulmuş bakışlarımla Derken zemheri bir gecenin koynun da buluyorum kendimi. Gece mi beni yaşıyor, Yoksa ben mi azap dolu bir geceyi yaşıyorum, belli değil. Orduları olmayan bir gece savaşının içindeyim sanki göz gözü görmüyor. Yapayalnızım, Kaybolmuş gibiyim uçsuz bucaksız bir bilinmezliğin içinde Ve yürüyorum karanlığa doğru, Nereye varacağımı bilmeden Yıldızlar da yok gökyüzünde, Ay da yok ki aydınlatsın yolumu Git gide kayboluyorum Bir yalnızlık girdabının içinde çaresizce. Ve savruluyor yorgun bedenim oradan oraya, nereye çarpacağı bilinmez Belki bir denizin kenarındayım şu an azgın dalgalarının arasına beni çekmeye çalışan. Bekli de bir dağın eteğinde. Kim bilir, beklide bir uçurumun kenarındayım, Boşluğa doğru yuvarlanıp paramparça olmak için. Bir de yaralı yürek taşıyorum bedenim de hiç durmadan kanayan perperişan olmuş, Durmak üzere olan, yalnız senin sevgin ile dolu bir yürek. Gidiyorum işte, yana yakıla, acılar içinde, nereye varacağımı bilmeden. Senden çok uzaklara, sensizliğe gidiyorum… Tükenmeye başlıyor hep seni yazan kalemlerim Ve son bir gayretle son satırlarını yazıyorlar senin için EĞER BİR GÜN BENİ HATIRLARSAN VE HİSSETMEK İSTERSEN, YAĞMURLU BİR GÜNÜ BEKLE YAĞMUR YAĞARKEN YÜZÜNÜ KALDIR VE GÖKYÜZÜNE BAK, YANAKLARIN, DUDAKLARIN ISLANSIN ÇÜNKÜ; GÖKYÜZÜNDEN DÜŞEN BAZI DAMLALAR, BENİM GÖZYAŞLARIM OLACAK. VE BEN HİÇ BİTMEMİŞ SEVGİMLE DOLU, GÖZ YAŞLARIMLA ÖPECEĞİM SENİ…. Namık Salih |