Sanatkârane
hayalleri suya yazmak kadar anlamlıydı,
paris’te yaşanan son tango... içeride yaşlı delikanlı, dingin suretiyle kapıda duran, eşsiz güzellikte afroditin kızı dudakların ucunda belirdi aşkın gölgesi... o an, odanın her köşesine sinmişti ağır küf kokusu suskunluk duvarlarda yankılandı, bilinen seslerde dinlendi ağır nefesler... zaman asi kısrak kadar hür, konuşmak gereksiz ve bezgin tensel ve düşsel duyguların kararsızlığı, bazen de ’Sein’ nehri kadar delişmen.. aklın dünyayı gözden çıkarıp evrildiği, aşkın ölümsüzleştiği andır şiir... yazarsın bakir gökyüzüne, kuşları, rüzğarı, bulutu da, dahası, aşkın tenine..... her gün geçtiğin yol kadar yakındır yansımalar tutmak istediğin el kadar tanıdık, seni saran sıcacık ses, tanımlayamadığın sanatsallaşır yaşam birden, doymuş renklerin cümbüşünde, fırçasından döker ressam, açmamış tomurcuklarını delirmiştir artık, savurur yaşlanmış yaralarını o beyaz noktaya dokunmadan, çizer son resmini, salt tuvaline.... fhuy |