Seviyorum ben bu Şehiri
Sokaklar öksüz bu Şehirde
Loş ışıkları küsmelere takılı Lambaları kırık, yaraları taze Tam çeyrek bir yüz yıldan beri Yaşananlar asılı zamansızlık boşluğunda Mahkum, hiç sona ermemeye, hiç ilerlememeye Bitmeyen bir gebelik bu Her an doğum sancısında Sanmaki yaşan(may)anlar orda donup kalacak Fırtınası, Yangını daha kaç çeyrek yüz yıllar sürecek Müptelalığın bedeli bu Damla damla, eriye eriye tüketecek Vazgeçmezliğe adanmış bu yürek Yer altında homurdanan bir volkan gibi Kor olup unutulmuş sevdanın mezarı olacak Yanardağın açtığı krater hiç kapanmayacak Seviyorum ben bu Şehiri Dünsüz, bugünsüz, yarınsız Yol arkadaşım, kara yazılım Becerememiş oda benim gibi Kaderin yol ayrımında yeşilleri seçmeyi Tutulmuş Karanın gözlerine Bak, görüyormusun Karanın güzelliğini İçindeki gök kuşağını, gümüş parlayışını 40 gülistanın çiçeklerini içeriyor Her kıvrımında hazineler saklı Çözmesi biraz zor ama Oku oku bitmiyor, tadına doyum olmuyor Ben daldım bir kere, o kara Denize Sarı, kırmızı, yeşili hepsi kalsın size Razıyım her bedelini ödemeye 12.01.2010 Selvet Berna |