Senin sessizliğinde muvazenem!Alıp yaprağı götürürken suyun aşkını Toprağın hüznünden kopan şu nidayı Beklenen ve derlenen hicranı anladım Ve kandım sessizliğin hazzıyla uyandım Ne zaman aşacağım bu benlik sevdamı Kul olmak için ölümle her an barıştığımı İfşa edilemeyen heyecanın kalan hazzını Kime anlatırım, hayır ben sukutta kalırım Vazgeçmek ve hali hasretmekle yetinmek Kimseye kul olmadan, edebi nefeslenmek Asabın bühtanlığından geçmek, sevilmek Ve muhabbeti talep ederek çekip gitmek Halimin yangınlığında kalbim şimdi bizar İnsanın efkârını dert edinmek kime nazar Ah mezar, hicran sesisin sen aşk busesisin Nihayet için suhuletsin, dem içinde demsin Ne heceler yeter ve ne de kelimeler inler Yazmak edebin seyrinde nefesle bir sefer Bahtın sayfasında okunanlar ve acı sızılar Kim hakkıyla sabrı anlar ve kanaatle ağlar Bir hicran feriyle temaşa ettiğim şu aynalar Ah, bir bilsen ve halin atisinden manzaralar Ne anlatıyor, yaprağın hüznünü hatırlatıyor Göçüp giden nefesin, kalanıyla hesaplaşıyor Mustafa CİLASUN |