Size mutluluğun hikayesini anlatacağım.Size mutluluğun hikayesini anlatacağım. Evvel bir zaman içinde Mutluluk Diyarı varmış, Bu diyarda herkes mutluymuş, Birbirlerini sever sayarlarmış, Ne kan akarmış ne de kavga olurmuş, Dedim ya herkes birbirini sever sayarlarmış... Yine böyle günlerden birinde, Bir yabancı çıkagelmiş, Mutlu olmak istiyormuş. O kadar diyar gezmiş ama bulamamış mutluluğu, Sonra bir çobandan bu diyarı duymuş. Hemen düşe kalka koşarak gelmiş... Bu diyarın en bilgin kişinin sofrasına misafir olmuş. Hoş beşten sonra bu diyarın gizemini sordu. "Nasıl mutlu oluyorsunuz?" dedi. Bilgin ev sahibi, gözlere bakarak dikkatlice dinlemiş misafirini, "Sana bu sorunun cevabını şimdi veremem" dedi. "Yarın sana söyleyeceğim." diye ekledi. Sofrada genellikle bir kuş sütü eksikti denir ya, Ben demesem olmaz, Sofrada bir kuş sütü eksikti... :) Zaman akıp geçti, Herkes kendi yatağına çekildi. Yorganı bile insana mutluluk veriyor diye geçirdi adamcağız, Hemencecik uyuyuverdi oracıkta... Sabah oldu, Güzel bir kahvaltıdan sonra, Dışarı çıktılar... Geldiği gün öyle mutlu insanları görünce bir tuhaf olmuştu. Bilgin Adam "Şu köşedeki bahçenin duvarını yapan adamın bir bacağı yok!" diye söze başladı. "Şu çoban yetimdir, hepimiz oğul biliriz onu!" "Şuradaki evde bir şehidimiz var." "İnan tek tek her evin herkesin sorununu sana söyleyebilirim" dedi. "Bunlara rağmen mutluyuz çünkü bu diyarda ben yoktur, biz varız!" "Mutluluk benlerde değil bizlerdedir evlat, sakın bunu unutma!" Dona kaldı, ne demekti bu anlayamadı bir an. Sonra zamanla ne demek istediğini kavradı, Mutluluk tek bir bedenin varacağı bir duygu değildi, Mutluluk yardımlaşmaydı, Bir işi yapamadığımız durumlarda yapan arkadaşımızdı. Mutluluk yanıbaşında duran bir ses, bir dost sesiydi... Mutluluk iyi anımızda değil kötü anımızda bizi güldürendir, Mutluluk bir oyun gibidir, tek başına oynanmayan oyun... "Tek başına yaşamak değil birlikte yaşamaktır mutluluk!" Mutluluk gizemini kaptığı gibi kendi köyüne gitti. Bu gizemi bir anda boş bir meydanda söyleyemezdi. Yaşamak gerekiyordu, Mutluluğu paylaşması gerekiyordu. Zamanla köyün havası değişti. Köyün bilginlerine de çarpıyordu bu değişiklik, Bir gün çektiler bu genci bir köşeye Anlatmak zorunda kaldı kendi hikayesini Köy zamanla tamamen değişti, Mutluluk Diyarı diye artık iki diyar oldu. Kim ne derse desin bir gün Kapımıza çarpacak Mutluluk Dalgaları... Bekleyin... Ben bekledim... Ve kendimi Mutluluk Diyarı’nda görüyorum. Mutluluk Diyarı’na gitmedim ama Mutluluk Diyarı yaptım bu dünyamı 02 Aralık 2009 |