MEMİŞ’İN MUSTAFA
Alaca karanlıkta Ok kayası’da vurdular
Ben Zorkun köyünden Memiş’in Mustafa Bir avrat beş çocuk boynu bükük kaldı Doya doya sevememiştim karımı çocuklarımı Yaşamanın tadına doyamamıştım daha Koca yapraklar delik deşik oldu saçmalardan Bir tüfek patladı-bildim beni vuran Çolak Ali Geçen yıl rastlamıştım daracık bir bağ yolunda O asılmıştı tetiğe ben asılmıştım Taa o günden beri Ali’nin çolak kalmıştı eli Her yer alaca karanlıktı bağlar-bahçeler-dağlar Bir türkü tutturmuştum doğacak güne karşı Fışıldak kaya’nın uğultusu vardı kulaklarımda Alışmıştım Koca dere’nin gürültüsüne yıllardır Erimemişti Berit’in Solak dağ’ının karı Gece gündüz çalıştım durmadan dinlenmeden Şimdi içimde var boynu bükük çocukların sızısı Üzümleri sermemiş-cevizleri çırpmamıştım daha Bu yıl yeni giysi alacaktım karıma çocuklarıma Ne yapalım böyle imiş alnımızın yazısı Ne günler geçti aradan-ne kadar yıllar Ne zaman ve neden başladı düşmanlığımız bilmem Omzumda tüfek tabanca belimde öyle gezerdim Akşamları sıkı sıkıya kapatırdım perdeleri Azıcık geç kalsam eve korkardı Fadime’m Çocuklarım şimdi kime baba diyecek Kimin yolunu gözleyecek akşamları karım Acaba evlenir mi köyden başka biriyle Bir kaç keçi ardında bir ömür tüketecek Bir parça ekmeği bulmak için çocuklarım İyi bakın hayvanlara yokluğumu hissettirmeyin Fadime’m seni çocukları emanet ettim Allah’a Argın altındaki tarlayı yarıya verin Oğlum Memiş’e-Alirza’ya son sözümdür Fadime’m Acımı unutsunlar kanımı gütmesinler ha Alaca karanlıkta Ok kayası’nda vurdular Ben Zorkun köyünden Memiş’in Mustafa Bir avrat beş çocuk boynu bükük kaldı Doya doya sevememiştim karımı çocuklarımı Yaşamanın tadına doyamamıştım daha |