Nysa ve Ararat'ın Aşkı
Yıkıntılar arasında,
Tanıdıklarını arayan, savaş çocukları gibiyim... Hayatımın eksik bir sayfası vardı aradığım... Dolaşıyorum bir başıma, Nysa nın üç bin yıllık sokaklarında.. Çok uzaklardan, yitik bir ses gelir. Tutunuyorum inanmak istediğim bu sese Ararat kadar büyülü... Ararat kadar güçlü... Şefkatli bir ana kucağı gibi sokuluyorum sesine... Soluklanıyorum... Boşlukta yalnız bir yıldız gibiyim... Yüzyıllardır aşkın bütün çağlarına tanıklık eden... Sağnak sağnak aşklara ışıltılar serpen, Akıp giden zamana göz kırpan Ama aşkına uzanamayan... Ararat gibi kapkara ve gizemli gözlerin... Kaybolsam bulamazlar. Bu yüzden bakmaya korkuyorum... Ölüp ölüp dirilirken sana Bir sıkımlık kurşun gibi bakışların Beni canevimden vururlar ! Kızıl elbise giymişti ağaçlar Ve kızıl gün batımlarında açardı Ararat’ta aşklar.. Kan kırmızısı yakut rengindeydi Nysa’daki sokaklar... Eşsiz bir buluşma...Eşsiz bir armoni... Aynı kadehe karışan iki içki gibi, Akarlarken birbirlerine Sende Savrulursun, Kekik kokulu esinlerimde... Bire beş veren bereketli topraklar gibidir gözlerim.. Baktıkça çoğalırsın... Nysa’nın zeytin ağaçlarına benzer, Yeşilliğinde sarhoş olursun! Fatma anamın çivitle yıkadığı Sakız gibi bembeyaz tutkuları uçuruyoruz, Mavi rüzgarların terkisinde, Ararat’ın zirvelerine... k ] |
sabahları ilk o okşar yüzümüzü
ve sevdası en az kendisi kadar büyüktür
büyük aşka sevgiler...