GÖNLÜMÜN MİHRABI
Ey gönlümün mihrabı, ayrı kalınca senden,
Cehennem oldu bana, olmadığın bu diyar. Ruh nasıl ayrı kalır, yaşadığı bedenden Nehirler mecrasından, tersine akar mı yar? Mehtabın ışıkları dağları yardığında, Hırçın kış rüzgârları, toprağı kardığında, Vuslata eren kalpler yârini sardığında, Gözlerin benden gayrı, birine bakar mı yar? Yıldızlardan taç yaptım, yürekteki sözlüme. Martıyla haber saldım, benim güzel gözlüme. Nihavent şarkı yaktım, dilleri bal özlüme. Şarkımız çaldığında, içini yakar mı yar? Uzaklara gittin ya, günlerdir perişanım. Kalbimi de götürdün, sanki öldü bir yanım. Sen varsın damarımda, inan akmıyor kanım. Ölümsüzdür bu sevdan, gönlümden çıkar mı yar? Büyür sana özlemim, bulutlara karışır. Yaş olur gözlerimde, yağmurlarla yarışır. Yorgun düşer bedenim, hasretinle barışır. Düşündükçe içinde şimşekler çakar mı yar? Gül peri’nin gönlüne, taht kurduğundan beri, Hicranın, mutluluğu bana vermiyor geri, Şimdi vuslat zamanı, bir adım at ileri, Bülbül sevdiği gülden, usanıp bıkar mı yar? Ülkü Ahıska 8.Ocak.2010 |
Ey gönlümün mihrabı, ayrı kalınca senden,
Cehennem oldu bana, olmadığın bu diyar.
Ruh nasıl ayrı kalır, yaşadığı bedenden
Nehirler mecrasından, tersine akar mı yar? "
Çok Çok harika...
Gönlüne sağlık şairem.
Svg&Syg