Üzerimde duran sensiz asaletGözkapaklarımı aralarken sabahları Adına kurduğum her düş azat oluyor Yağmur damlaları cama her düşüşünde Üzerimde duran sensiz asalet Bir damla daha küçülüyor. Gözlerim görmüyordu Beyaz notalarına inandım Yıldızlara inandım Gecenin siyah noktası vurdu beni Vuslata inat sevdim seni Cüzdanımda saklardım resmini Şarkı gibi dilimde saklardım Unutulan şarkımın kırılmış melodilerini Notaların söylediğini unutmuşum Senin söylediğin tek nota yok hayatımda Değişirim sanmıştım Farkında değilmişim benim aşkım su/ymuş Her sokakta çoğalıp biriken su… Bu karanlıktan aklanırım sandım Sen hariç bütün güneşi arkama aldım Silmedi alnımdaki yazgıyı Bu aşkın zehirli tadı Gözlerimi ne zaman senden alsam Güneş bu zehri gözlerime akıtır Sen söyle ey boynu bükük güneş! Ondan gözlerimi alınca kokar mıyım toprak gibi? At sıcaklığını üstünden ey güneş! Beni onun resmiyle boya … Her ne kadar o gözlere sürgünsem Senin gözlerin hep aynı renginde… Çekilen acılardan tesbih yapıp boynuma taksam Allahım bana acır da unutturur mu onu? Daha ne kadar bekleyeceğim bu şehrin seni bana lütfedişini Daha ne kadar sular altında kalacak bu şehir Geçecek miyim altın kapıdan mutluluğa Erecek miyim vuslat’a Ey İstanbul Ya benim sevda közlerimi onun yıldız gözlerine eriştir Ya da Süpür onun ayak izlerini İyice karalanmayayım Her yanım güz kalmasın Bedenimin dışında yaşamayayım saat/19:49 Trh: 30/12/2009 yzr: poLo_aS(H.T) |