BEYOĞLU GİBİ BİR KADIN
BEYOĞLU GİBİ BİR KADIN (21)
Beyoğlunda bir kadın ihtiyar mı ihtiyar Per perişan pejmurde ama çekmiş mavi far Kırışmış yanağına bolca sürmüş allığı Kırmızı rujla çizmiş olmayan dudağını Titreyen elleriyle akordeon çalıyor Derin bir nefes alıp şarkıya katılıyor Yarım boyalı saçı, dökülmüş üç tel kalmış Gençliğini vefasız sahte ışıklar almış Hem çalıp hem yürüyor ıslak kaldırımlarda Hayatı boşa geçmiş karanlık umutlarda Şöyle durup yaslandı bir sokak lambasında Kalmamıştı dermanı güçsüz bacaklarında Karnı açtı bütün gün yememişti bir lokma Yoktu ısınacağı etrafında bir soba Düşleri sona erdi sahte renkli dünyada Kaybetti her şeyini bu uğurda bu yolda Feri sönmüş gözleri ağır, ağır kapandı Dağılmış ökçeleri parke taşında kaydı İstemiyordu artık yemek için bir şeyler Bir bardak şarap verin lütfen hanımlar beyler Kendi mırıltısını duyamaz oldu artık Son nefesini verdi bir yıldız kaydı yazık |