yağmurdarma dağan saçlar ,ıslak yüzler hep yere bakar bir kahır yüklenir bulutlar, boşalır gökyüzü deniz maviliğini kaybeder, dalgalar kıyıya sevdalı vurur başlarını toprak nedameli karşılar rahmeti... hüzün getitir pencerelere aşık gözler dalar uzaklara gidenlerin ardından evlere bir hüzün çöker, kahveleri bile dert kaplar çaylar daha demli içilir , yalnızlık akar kaldırımlardan sahte gülüşler düşmez gecelere herşey daha ağır, her şey daha uzun gelir geceye... kurşun yüklü bulutlar böler sessizliği otobüs durakları tenhalarda öldürür sevdaları vitrinler az sulu rakı şişesinden bakar, gamsız suratlara ayaklar daha bi sesle hesap verir yollara ve günahkar bedenler yıkanır sokaklarda... bir arınmadır katran karası semada ezan sesi yürekler daha bir ağırdır,taşıtmaz kendini, saklı giryan olası ahu-zarlar zehirli ok kıvamında hoş sohbetler edilir köşelerde satılık insan yine satılık her pazarda bir ah sesinde son martılarda siner duldaya... koşuşur damlalar birikir köprü başlarında bir fileli çantada beklenen umut biner son otobüse ışıklar nazlı nazlı okşar karanlığı serseri bir nağra boğar tam gecede yürekleri duyulmaz nice ağıtlar yakar, ugur böceğinin kanatları... kendi adımımda kendi yalnızlığıma hazan eylediğim; goncasız gülnihal, ben sana dönerken şehrin sokaklarında sevişirken senli saatlerde yağan müebbet kokan yağmurlarda sen bir selamı çok gördün yağmur bakışlım selçuk bozdağ/200 gaziantep izbe zamnın yağmur vaktinden |
keyifle okudum