6
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
3217
Okunma
Bir şehir günlüğü benimkisi
Islıklarım dökülür satır arası caddelere
Arnavut tarzı taşlarında takıla bilirsin belkide
Sokak lambalarında ararsın kendini
Rüyalarını adarsın çıkmaz pasaklı yollara
Güneşi doğar günün ayazın devamında
Bir çocuk görürsün üşümüş damarlarıyla
Korkarsın yaklaşamazsın
Duymuşsundur neler gelir insanın başına
Gazete sayfalarına manşet olmakta var işin sonunda
Sağ tarafında melek susmaz dinlersin
Durma uzat elini masum o sabi sübyan daha
Gece bastımı zamana
Duruyorum ıslaklığına bürünmüş köprü altında
Şarapçı misafir hanesindeyim sonunda
Hücrelerim yok dibi görünen şişemin sessizliğinde
Konuşmayın kaybedin kendinizi yanımda
İsimsiz mektuplar gibi kayıbım şehrimde
Yürüyorum görünmez saydığım geleceğime
Soluk aralarımda yaşam olmayı beceremedim
O bendim demek istemiyorum
Buz kesmiş bedenim gömülürken garip mezarlığına
Bıçak ağzı yalnızlığa kelepçeliyim
Adam olmayı kaldıramadım galiba
Sağnak gibi yağarken insanoğlu kara dünyaya
Defnedildi bir erkek sureti siz gülümserken hayata........
5.0
100% (3)