SARAYLAREn etkili zehirler padişahların yüzüklerinde saklıyken Hangi zehirle kendine ilaç yapacaksın Hangi sarayda gün geçirip Hangi padişahın ordusunda savaşacaksın Sarayları yapıp, sarayları yıkan gönlünle Hangi sarayın kölesi Hangi gönlün, sultanı olacaksın Hangi cariyeyi kendine köle yapacaksın Sende kandın sürmeli gözlü cariyelere Altınlarını mangır yaptın Bilmezmisin sürmeli gözlerin bakışlarında Anlam yoksa Manâ değişirmi arşı âlâda Bu bilinmezlikle çıksanda sarayın avlusundan Gönlüne batıracak bir tek diken bulamazsın Tellâllar bağırsada boşuna Dönersin üzgün, bitkin ve bin pişman Sultanın kapısına Aradığın yolu Musa açmış sana, asasıyla Sen basarsın yürürsünde, görmez, bilmezsin Saraylar bir yerde, sultanlar bir yerde beklerken seni Nasıl olurda gönül makamın değişmez Kolaymı zannetin saraylar kurmayı Olmaz sanırdın değil mi sarayların kargaşası Ne büyük savaşlara çıkmış sultanlar, ellerinde kılıçla Sonu belli değil çöllerde aldıkları yolun Vazgeçmemiş en korkak sanılan sultan Kurmuşlar vardıklarında en güzel bahçelere saraylarını İstermiydin, o saraylarda taş taşıyıp duvar örmeyi Bekçi olup kapısında yatmayı Sultanın içeride senden emin, razı olsun İstermiydin? Öyleyse helâlleş ananla, babanla, dostlarınla Sırtına vur taş çuvalını Başla yola koyulmaya Varsın ahali bakakalsın arkandan Saraya varamaz desinler Sen kapa kulaklarını, duyma söylenenleri Kimseyle konuşma zaten, kendinden başka Uyuduğun yer taşların arkası olsun Baktığın yer sarayların kapısı Kapının açılmasını bekleme boşuna Saraya varmazdan evvel Hele sen gel sarayın kapısına Bırak vurma kapının tokmağına Haber verme sultana, davetsiz misafiri ol Bilmezmi sanırsın sultanı Gelenden habersizmi bellersin Sen yola çıktığında kapılar açıldı Sultan çıktı tahtına Vardığında sultanın sarayına Söyle şimdiden diline, konuşmasın Sultan konuşsun, kulakların dinlesin Sen inci tahtlara kurul Sultanın elinden şarabı yudumlarken Bir nefeste dal uykuya Sultanın sarayında. |