Çocuk ve Masal
Hayranım şu uçurtmalara
alırlar götürürler beni uzun uzun ipleriyle çocukluğumun serin rüzgârlarına bulutların yağmur kokusudur buğulanan vişne dalında ve genizimde ben elifba bilmeyen anamın dizinde duvardan yeşil torbasından indirmiş mushafı açmış sayfaları sürüyüp duruyor habire gül yaprakları gül yüzüne ve bir iki yudum gözyaşı beyaz çemberinin ucundan ihsanımdır diyor ölmüşlere kalmışlara ve kutlu bir duadır şimdi masal hünkârca oturmuş evin üst köşesine ben halâ o çocuk duaların gizeminde elifba bilmeyen anamın dizinde... Hayranım şu atlıkarıncalara alırlar götürürler beni demir çelik kanatlarıyla kavgamın haşin rüzgârlarına nisan yağmurunun fısıltısıdır vişne dalında börtü böcek uyanmış toprakta suya hasret ve saçılırken buğday tarlasına bin bir rahmet günahsız işçiler dökülürler yasaklı meydanlara açlık grevleri bestelenir Arâf’da haktan yana biricik nasipten yana ve çağlayan bir isyandır şimdi masal uygarlığın haram sofralarında meskün mahal anamın iflâh duaları halâ dilimde ama ben ben artık o çocuk değil bahtı kara ekmeğimle gurbetin elinde... Hayranım şu çocuklara tez kızarlar tez barışırlar okurlar okurlar bal şeker güvenirler Keloğlan’a büyürler masallarda tilki kardeşdir kirpiyle kurt kuzu el ele çocuklar sevinirler sevinirler akşam olur sabah olur olacaklar er geç hep olur kar yağar efkâr basar dağları çocuklar üşürler üşürler masalda masal biter... Galip Sertel |