Aile değil mi ki toplumun tek temeli;
Binasını yıkana bilmem ki ne demeli…
Doymadı, doymayacak, insanda kösnül dürtü;
Dürtünce kâle almaz, nefsi, namus bâbında.
Varsın, haysiyet yazsın, onurun kitabında!
Düşünce ihtirasa; uydurur, mahrem örtü:
Malûm mu? Meçhûl! Kimin eli, kimin cebinde!
Aldatmak çift taraflı,
kadın erkek fark etmez,
Su çatlağı bulunca; derhâl geçer atağa…
Dizginlenmez hevesler; çeker, doğru yatağa...
İnsan insana
şeytan; bilir, yine çark etmez
Düşünse etraflıca; saplandım der batağa.
“Şüphe”lerin üstüne, dikilen kaçak yapı:
“Hakikat” depremiyle, olacaktır yerle bir
Ve “keşke” artçıları; hüsranlara dar kabir…
Sonu, sukûtuhayâl! Hırsın yutturur hapı,
Öteki olmak için; kapıyı çal, hele bir…
Harama uçkur çözmek, dün de vardı, bugün de
Demek ki, yasak yasal! Değil! Bal gibi zinâ…
Yasak
aşkın meyvesi, döker; veledizinâ!
Hangi boğazdan geçer; günde, hangi öğünde!
Böyle
aşk olmaz olsun, varsay oğlun kızına…
Vicdân azabıyla bir, değmez ahret sızına.
24.11.2009 21:29
25.11.2009 17:20
Salih ERDEM / AYDIN