NEBAHAT ÖÐRETMENÝME ÝTHAFTIR (NEBAHAT TALU)
fotoðraf:EMÝRGÂN ÝLK OKULU
Aziz, sevgili öðretmenlerimize ithaf edilen bir gün,anneler-babalar günü gibi nasýl yetersiz, sevgi saygý vefa borcumuzu ödemenin tercumaný olmaya nice kifayetsiz kalsa da, o güzel baþtacý insanlarý anmanýn yazmanýn vesilesi olmasý açýsýndan önemi ve deðeri çok büyük... Emirgân ilkokulu öðretmenlerinden benim baþtacým NEBAHAT TALU Hanýmefendi ile bu þiiri eklemeden önce aðlaþarak görüþtük telefonda...Dünden beri beni,annemi babamý anmýþ...eklediðim þiirdeki gibi, gerçekten muhteþem bir hanýmefendi...bu yaþta ondan öðreneceðim çok þey var...rahatsýzlýðýna raðmen gülümseyen ve dik duran, kimseye yük olmaktan imtina eden, asla þikayet etmeyen bir kiþilik...örnek bir insan...Onu tanýmanýzý isterdim...Mübalaga etmediðimi ,eksik anlattýðýmý anlardýnýz... NEBAHAT ÖÐRETMENÝMÝN NEZDÝNDE, TÜM SEVGÝLÝ ÖÐRETMENLERÝMÝZÝ ÞÜKRANLA ANIYOR, EBEDÝ ALEME GÖÇENLERE RAHMETLER DÝLÝYORUM... NEBAHAT ÖÐRETMENÝME ÝTHAFTIR (NEBAHAT TALU) hiç unutmam, ilk okula baþlayacaðým yýldý. 1957 nin Eylül ayý.... bayram sabahlarýný bekler gibi beklediðim o sevgili haber geldi. “kayýtlar baþladý !” gerekli evrak çoktan hazýrdý. uçar gibi çýktýk annemle Emirgan ilk okuluna çýkanb asamaklarý... “Müdiraným” ýn odasýna girdiðimizde ölecektim sanki bilmem korkudan mý, heyecandan mý nurlarda yatsýn, Mükrime Haným; baþ öðretmenimiz, (orta yaþýn üstünde, kýsa boylu, topluca, yuvarlak gözlüklü ve oldukça sinirli, kýr saçlý) tüm çocuklarý tir, tir titreten müdiranýmý heybetli ve üstü kalabalýk masasýnýn ardýnda, olanca ciddiyeti ve resmiyeti içinde gördüðüm zaman aklým baþýmdan gittiydi de tutamadýmdý. hiç hatýrlamýyorum, annemin ona, onun anneme ne dediðini. Masaya býraktýðýmýz kaðýtlarýn arasýndan, Nüfus cüzdanýný seçip aldý. ilk sayfasýný inceleyip, kalýn miyop camlarýnýn arkasýnda, yeþil-mavi kocaman görünen gözleriyle yüzüme baktý. ve buyurgan edasýyla “yaklaþ” dedi. “ismin ne bakiim ?” amanýn, benim ismim neydi ? tepemde, annemin gözlerini hissediyorum, sabýrsýz ve yakýcý. son nefesimi verir gibi “Ceyda” diyebildim, sesim sanki, sinek výzýltýsý. “duymadým” diye gürledi müdiraným. ayný anda duydum, annemin gizlice çimdiklediði kolumun acýsýný. esasýnda çýngýraklý bir feryat koparmam lazýmdý onun yerine, ikinci kez tekrarladým adýmý, müdiraným “aferin” dedi ve baþýný salladý. sonra , altý buçuk yýllýk ömrümde gördüðüm en büyük defteri açtý, tuhaf bir kalemi mürekkep hokkasýn batýra çýkara benimle ilgili tüm bilgileri tek, tek yazdý. nüfus cüzdanýmý tekrar anneme uzatýrken ayaða kalktý, gözümün içine bakarak, “hadi göreyim seni, hayýrlý olsun” diyerek yanýma geldi, hafifçe saçýmý okþadý “sýnýfýn 1-A, sabahçýsýn, öðretmenin NEBAHAT TALU .... annemin yüzü geniþ bir gülümseyiþle aydýnlandý. “yaþasýn ! “ diye baðýrmamak için zor tuttum kendimi. harikaydý bu, muhteþemdi, inanýlmazdý... çünkü, Nebahat Öðretmen, (haklarý,bilgileri,iyilikleri ödenmez ama) diðer öðretmenlerden çok farklýydý. çünkü, o, çok özel bir hanýmdý. harika bir ses tonu, müthiþ güzel bir Ýstanbul Türkçe’si, hem vakur, hem mütevazý edasý, güzel, makyajsýz yüzünün aydýnlýðý, yaþamýndaki en kýymetlisi anneciði ile paylaþtýðý evinde, hüzünlü özel yalnýzlýðý içinde, ayrýcalýklý ve ulaþýlmazdý... tüm Emirganlý’larca bilinirdi ki, O’nun talebesi olanlar ve O’nun mezun ettikleri her açýdan, diðerlerinden þanslýydý... ben böyle sevinçten bulutlarda dolaþýrken, henüz altý yý doldurup ta, yedi yaþýma basmamýþ olduðumun farkýna varýldýðýndan kaydýmýn silindiði haberi ulaþtý. hiç unutmam, dünya baþýma yýkýldý da, gözümün yaþý yerleri yýkadý aðlamaktan, göz yerine iki baloncukla dolaþýrken, bizimkiler,Sarýyer Adliyesinde, mahkeme kararýyla yaþýmý büyütüp, hem Nebahat Öðretmene, hem yedinci yaþýma kavuþmamý saðlamýþlardý..... þimdi, bana beþ kýsa gün gibi gelen, beþ uzun yýlda yaþananlar, tüm hayatýmýn altýna imza attý ve Nebahat Öðretmenimle geçen o beþ yýlýn birikimi beni çepçevre donattý... 1961 den bu yana, ziyaretini ihmal etmedim hiç olmazsa, “öðretmenler gününde” arayýp,sordum hatýrýný. halâ o yýllardaki gibi bakýmlý, pýrýl, pýrýl ve güzel sevgili öðretmenim. hatýlýyorum da, bazen nasýl da taþýrýrdýk sabrýnýzý ve siz o muhteþem otoritenizle, hiç yükseltmeden sesinizin týnýsýný, nasýl toplatýrdýnýz baþlarýmýza,küçük akýllarýmýzý. sizden azar iþitirim diye ödüm kopardý. o günlerden bu günlere halâ, --Atatürk’çü bir öðretmen ve aydýn bir Türk kadýný nasýl olmalý?— sorusunun, bence, --Nebahat öðretmen – dir cevabý. öðrettiðiniz onca bilginin yaný sýra, bu gün geride býrakmýþken ömrümün elli küsur yýlýný, belli ki gerçektir bu eski öðrencinizin itiraflarý... otururken halâ dik tutabiliyorsam sýrtýmý, ve halâ içeri çekebiliyorsam yürürken karnýmý, o güzel Türkçe’mizin sizden öðrendiðimce konuþup, okuyup, yazabiliyorsam anlatabiliyorsam meramýmý ve takdirle anýlýyorsam bundan dolayý, annem ikaz ederken bir kulaðýmdan girip, öbüründen çýkan öðrettiðiniz tüm “adab-ý muaþeret”kurallarýný ve sizi gözlemleyerek öðrendiðim “insan”olma sanatýný, bana verdiklerinizle uyguladýðýmý önce Allah biliyor, sonra ben. ödeyebilmem imkansýz hakkýnýzý. baþka ne diyebilirim ki Nebahat Öðretmenim, iki cihanda aziz olun,sizinle olsun ,,,allahýn rýzasý kusurum olduysa affedin, ve bana helal edin hakkýnýzý Ceyda Görk Emirgan Ýlk Okulu—A sýnýfý—1957-1962 |