GİT...son seferin bu köhne bir şirket-i hayriye vapurunun usulca ayrılıp uzaklaşması gibi tenha Emirgân iskelesinden köpüklü izlerini yadigar bırakıp aç martılara çımacının elinden kurtulan halat gibi kop git hadi şairim vakit bu vakit uzlaşmaz dalgaların hırpaladığı kıyılardan iki küp şekeri ıslatmadan getiremeyen çaycının savrukluğundan martıların ıskaladığı simit parçalarından akşamların ebruli alacasından vazgeç git... Burgazada’nın bakir yeşilini özler gibi özlemekten usanmadın mı gidenlerini ıpıssız kayalıklarda ayaklarını değil yüreğini kanrevan bırakan anıları öylece bırak git... tut ki lodos fırtınası koptu tut ki acı poyraz kamçıları şaklıyor yüzünde ne farkeder değil mi ki ömür nehrinin mecrası şaştı menzilinden ve kesindir ki mecalin yok çizmeye o rotayı yeniden anla artık bittin git... hadi bu gece yazdığın acemi temsilin son suaresi son perdesidir kederin de kaderin de sözü bitmiştir ne hazindir ki vakt-i kerahattir hadi şairim hadi git… CEYDA GÖRK___28 OCAK 2014 |
Deniz görmemiş bir martı olasım geldi;
uçsuz bucaksız ovaların sahiciliğinde
Dağların eteklerinde kartallarla uçardım herhalde
Korkularımla yüzleşmek isterdim.
köhne bir vapur iskelesinde bıraktılar
Yüzleştirmediler beni korkularımla.
Yine şiir oldu cevabım
size yorum yazdığımda şiire dönüşüyor; ilginç!
gidilecek tarafından 10/22/2014 11:25:32 AM zamanında düzenlenmiştir.