HATIRLAMAYINCA...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Hayat bazen vahyin kesilmesi gibidir...
Bir tesadüf akşamına çarpmıştım ki başımı
Bütün hafızamı yedim bitirdim Özlememek için yarının mahkemelik İntihar biçimlerini Başka suçlar işlettirdim içinde senin ahının bulunmadığı Acımasız yanıma ki Bir daha sokulmasın kanıma ihtişamlık Maskelerini çaldım küçük gördüklerimin Makyajlarına gülüyordum bana güzel görünmek isteyenlerin Ve yüzlerce flörtlerinin arkasından baka kalanların Yinede bir sonrakinde bu en doğrusu dediklerindeki meraktan Köprü altı fahişeliğini daha erdemli buldum en azından ne yaptığını bilmektir anlamak * Ve yalnızlık... Rastladığım her kadından önce yatağımda sırtımı dönme şefkati gelişti kalbi olmamanın rehavetindeki her sarhoş geceden kaçırdığım içine dönme seni özlemelerimde bir pislik olma yeteneğimi kaybettiğim sabahlara Çıkmanın tek yolu gözlerin * yeni yeteneksizliğim… Yeni bir kadın bulmuşsa eski arkadaşım yanındakini sen götür dediğindeki muhalif evine giden tuhaftım Süpermenin kripton çaresizliği anlatamazdım Ve günahkârlığımı perşembe akşamlarına saygınlığımın iki rekâtsız baş budalalığını özgürlük sanmıştım Seni istediğim teklerin başındaki en büyük Tek’ten istemeyi bilemeyişimin eseri ise Tekâmül ettiğim tek vicdan ve gözü yerdelik Suçum ölümcül olmalı ne de olsa kanamayı öğretildim * oysa Sanıyor musunuz ki yalnızlıktan pişman nice gizem bana geri getirildi Daha öteye itildim beni anlamak kazık atmaktı sıradanlığa Erkekliği övündüren tek silahlı Uçkurla eğitilmiş maçolu salaklığın adamından daha mutsuzsam ve sebebi aşksa Etine kurgulu bunalım mı ruhuna çileli kahraman mı aradığın Sorusuna yenilik getirmeli ki kadın Hak ettiğimi bilmeliyim Mecnunun soyluluğumun Leyla soyluluğuna denk bir kehaneti keşfetmemin delilik kadar yakın olduğuna * Şimdi Sırrımla yemlediğim balıklarda saklı gizlendiğim aşk ve bilgeliği anlasana ben tuhaf bir aşkın mazeretiyim Kendi hafızasını silen vefalı balıklarla dertleşen ki Denizlerini unutmuş… |
Şiirin ilk girişi ve finali anlamsal açıdan bir unutuşu anlatsada özünde eser unutulmayana ...
Sonrasında başlıyor yine şair kendini sorguda... Kendini suçlu çıkaran üstelik bu suçu bilerek , isteyerek , tahammüden
işlediğini itiraf edip cezasına severek katlandığı halde...kaçış.. bundan da kaçış...
Farklı daha farklı cezayı yarından istemekle sürekli bir suçlu olma isteği...bunu anlamadım neden?
Yine şiirin içinde güçlü inancında nefeslendiğini görmekteyim.Bir perşembe gecesinin öneminin altını çizerken bahsettiği ruhhalinden...
Yine aşağılayıcı bulduğu hafif meşrep kadınlar hakkında şiirin söylediğine katılıyorum onurunu bilerek, anlayarak koruyanlarla yaptığı mukayeseye isnat ederek.
Ben bölüm bölüm aldım üstadım.Ne olur bağışlayın bütünselliğinde kopukluğum oldu.
Ama özünde diyebilirim ki herşey bütün bu suçlu olma isteği üstelik cezanın en ağırına çarptırılma isteiği resmen yaşamının odağını oluşturmuş.Buna sebebse o gözlerin sahibi.Herşey halka halka ordan ilerlemekte.
Bir arayış belki bugünde bulunması imkansız bir arayış içinde.O bahsettiği soyluluk... asalet...algıladığı bayağılıktan kendini feragat eden.
Aslında biliyor musunuz çoğunluğun içinde bulunduğu bir ahvalin dillendirişiydi eser.
Eğer saptırdıysam temayı özür diliyorum.Bende ki uyandırdıkları bunlardı.
Yine farkını farkettiren ender güzellikte bir eserdi.
Candan tebrik ederim gönül emeğinizi ve yüreğinizi.Selam ve daim saygılarımla üstadım.