Rüyâ gibisin, uyanmak istemiyorum...
Seveyim istiyorum, sarayım kaygısız,
gecemde, sabahımda sen ol istiyorum, korkuyorum rüya gibi olmandan... Onca yıl geçti yalnız, sen yoktun, hem evin erkeği, hem kadını bendim. Anasıydım biricik oğlumun, hem de babası, büyüdü, koca adam oldu, asker ettim Mehmetçik oldu. Döndü evlendi, adam oldu... Yarım asıra yaklaştı ömrüm, yaşam sıkıcı, pek rutin, emeklilik üstüne git gel işe, rahat etsin evladım diye. Arada emekli arkadaşlarla toplandığımı saymazsak, işten eve, evden işe bir yaşam... Mutluluk, umut, umutsuzluk, mutsuzluk. Onca fotoğrafıma baktımda, gülmemiş yüzüm hiç birinde, beraberken çekilenler hariç sadece. Ankara bayram yeri gibiydi eleleyken seninle, bayırları çıkmak kolaydı ilk kez. Saatler geçerken öğün öğün üstüne, her nasılsa acıkmadan hem de, sıcaklığın somun ekmeğim, gözlerin katığımdı. Ve ben ilk defa böyle doymuş hissettim kendimi, Sahi misin sen, gerçekmisin ki? Bir bilebilsem... Nasıl olmuşda gülebilmişim o kadar, şaşırdım, nasıl unutmuşum yanında onca acı yaşananı da, sana uymuşum, yıllar sonra mutlu olmuşum... Alışmaktan korkuyorum, sensiz yapamamaktan korkuyorum, rüyâ gibisin, uyanmak istemiyorum... 6 Aralık 2008 - Ankara |