GİDİYORUM İŞTEKalbim…Ah! ...Kalbim Bir kelebeğin kanat çırpması gibi narin Çöl akşamları kadar meczup Bir rüyanın serabı ile tararken ufukları Zehirledim kendimi, kendimden geçerek Pervasız bir bulut farz et beni Bu yüzden hep yağmursuz ağlamışım ben Memnu sözcüklerin yalnızlığı gibi Kendimi sana, hep sana bağlamışım ben Bu yüzden, nefessiz yaşıyorum nicedir… Nicedir, avucumda biriktirdiğim kan Yitirdim gülüşlerini tüm baharların Nicedir, damarlarımda dolaşan hep zehir Zaman, bedevi bir yalnızlığa çağırıyor beni Gözlerimde bir derviş selamı gizlidir Bu çöller, bu meczup geceler, ahh! bu yıldızlar Gizemli bir eğlencenin şarkısı gibidir… Kalemimin ucunda yine elem var, bakışlarımda hüzün… Çağlayan sularda sanki senin sesin var… Sanki göğümde parlayan senin yüzün Ahh! Çöller muamma şimdi, zaman muamma Bir yanımda kanımı emiyor engerekler Bir yanımda yüzüme gülüyor melekler Bu efgânım, bu efkârım, ahh! Bu inkisârım Bir denizkızının hatırasıdır bana Beni çöl çöl gezdiren, o ceylan gözlü Sanırım ölümsüzlüğün rüyasıdır bana Şimdi aldırmıyorum Yolumun üstünde duran hiçbir pusuya Yürüyorum, kulaklarımda kemanların ölümcül sesi Heybemde en ketum yalnızlığı kasvetli akşamların, Gidiyorum işte, dilimde bir kekeme suskunluk Mahzenlerde kefenlenmiş ruhuma Bir tabut gibi kuşatarak zamanı Gidiyorum işte… Hep aşkla sınandı yüreğim Gidiyorum işte Aşktan bile sıyırıp günahkâr ellerimi Bulutların saçlarından boşluğa bırakırcasına kendimi Kendi gözyaşlarıma boğdurarak yalnızlığımı Geride “kal” diyecek bir kimsemin olmadığını bile bile Gidiyorum işte gidiyorum… Ey ölüm diyarının en kadim şarkıları Gidiyorum işte, Son defa çınlayıp durun kulaklarımda… |