Şehirler arasında, Mekik dokuyan derviş gibiyim.. Dikenli miraslar değil, Gül kokulu bakışlar süsler dünyamı; Seyyahım ben..
Çay kaşığı kadar çocukken, Kucağıma alıp, Şefkatle sarmaladığım minik kuzular, Şimdi kalın boyunlu, Siyasetçi oldular. Yahut; asma kemerli pantolon giyen, Cüsseli iş adamı onlar...
Oysa, aynı yerde, Aynı tahta başında, Öğrencilerinden merhamet dilenmeye utanan, Yüzünde sayısız kırışıklıklarla, Emekliliğini bekleyen; Bir ihtiyarım ben!
Dokunmayın yüzümdeki çizgilere, Paçamdaki çamura; Ve her öğretmenler gününde, Masamı dolduran naylon çiçeklere dokunmayın!
Ve her ayın onbeşinde, Kalın enseli ev sahiplerine, Kiramı verdikten sonra, elimde kalanlarla, Öbür aya ertelenen umutlarıma dokunmayın!
Minik bir çocuğun, Parlayan gözlerinden yayılan; Katkısız, saf, temiz gülücükler, Ruhumu aydınlatır benim. Onlar benin servetim, herşeyim.. Işığıma dokunmayın!
Lösemili bir kızım var sınıfımda, Ortopedik özürlü bir oğlum.. Konuşmaya çekinen, Sevgisini sadece bakışlarıyla anlatan "Umut"um var..
Beni her gördüğünde, Kollarını sonuna kadar açan, Kelebek yürekli, Neslihan’ım, İrem’im, Enes’im var! Ben de çocuğum, En az onlar kadar!
Umurumda değil teftişler, Yoksulluk sınırında yaşamak, Kiracı olmak, Gurbette olmak umurumda değil! Benim gibi düşünen, Ve ruhunu bana adamış Onlarca adamım var.. Güçlüyüm ben! Öğretmenim! ...... Çağlar aşan hayallerime dokunmayın! .......
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
MUALLİMÂT KANUNU şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MUALLİMÂT KANUNU şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.