Dost eyler mi cefa
Dost bildim!... cana canı veren
Hani Sureti gösteren! Ayna misali... Bir güz oldun ömrüme nereye gittin.... Diyemedin kahrolası elveda yı değil mi? Yüzüme söylemeliydin zehir de olsa sözlerin Hem ben dostu, dostsa mert bilirim... Hani şu fırıldak olmayan türden, esirgemeden lâfını, Taş mı gül mü ayırt etmeyen... Konuşacak cesaretin varsa otur karşıma, Yalın riyasız maskesiz gel konuşalım... Şimdi cevap ver: “Dost saklanır mı gerçek bildiğinden Satar mı adamı üç beş leş lokmasına” Sormaz mı hakkında denilen hükme Vermez mi cevabın, kesmez mi cezasını o an!... Sonrada dost dediğin eğer etmişse riya Kırardı kalemini kendi eliyle Sırtlanlara vermezdi... Ve şimdi der miydim ben de: “Dost dosta eder mi cefa?” Nedensiz sorulara cevap aramakla Geçirmezdi bir ömrü beklide Dost olsaydın diriyken gömmezdin... Ardımdan fatiha’ da beklemem senden! Haksızsam, vur öldür! beni!... Kanayan yarama sakın tütün basma! Suçumu öğrenerek yollasaydın cellada Sorgularım da olmaz dı bu sensiz gecelerde! Ve sualsiz yargısız infazın! Sehpayı da kurmaya ne meraklıymışsın... Her söyleneni onaylaman; Hala, anlaşılır değil? Seni nasıl sevdiğimi de sorgulasaydın keşke... Bir ben miyim son sözünü söyleyemeden Urganlara çekilen!.... Dost olsaydın ayrık tarlasını bana söylerdin! Dikenlerin içine saçardık odun harını! Ve ben de seni haksız bulmazdım.. Haklı bulgularından Şaşırmazdım, yadırgamazdım!... Mertçe kendim çekerdim tetiği Celladı rahat bırakarak.... Dost olsaydın Kanmazdın seni benden koparanlara Sorgulardın: “ sen de! Kimsin?” diye Ne çok düşünmüşler seni Peki şimdi nerde iblise ruhunu satanlar Aslâ kabul etmedim riyakar gülleri Dost olsaydın Sevmenin acı bir bedeli olduğunu Zehirde olsa emeksiz elde edilemeyeceğini Sevmenin o vahşi tadının alınamayacağını Bilirdin!... Ya da gelip öğretseydin ihanetin kitabını Sayfa, sayfa!... Belki sevmeyi sence bilirdim !... Her dediğini, her yaptığını hoş görürüm, amma, Beni, bana sormadan yargılamanı asla! Belki her saati senle yaşamadım Ama her nefeste seni içime çekerken... Bak yaşadıklarımız bir ömre sığdı da, biz bu ömre sığamadık!... Bilir misin? Her güldüğünde gül verenler açardı yanağında Ağladığında gökle yer buluştu sanırdım Oysa , Kaç zifiriye mum, kaç sokağa çeşme oldum da Bir kendime yar olamadım.... ve oturup ağladım... Belki her çağrında gelemedim amma, Gene de derdine ortak, gecene yoldaştım. Tek bir suçum işledim, tabi suçsa: “Adam gibi” sevmiştim Ne göklerde , kanatlı ne de yer de sürüngendim Zaten işim de bu değildi!... Ben de herkes gibi yer ile gök arasına sığmış bir bedendim sadece!... Dost olsaydın, Kaçmadan , kahretmeden,ihanet etmeden Sevgiyle, yürekle gelip çıkardın sokağıma... Ve anlatırdın....... istediğinde Bilirsin ki düşünmeden sana hep limandım, Yorulduğum zamanlarda da sende hoş gör beni Benim sana inandığım gibi sevseydin Benim sana güvendiğim gibi güvenseydin Bitap düştüğümde de Dilediğimce sığınabilseydim yürek kıyılarına... Tüm bu cevapsız sorularımı yanıtlarsan şayet Ve sana hak verirsem eğer!... Seni yeniden o saflığımla sevebilirim Ve deli yüreğime anlatırım da art niyetsiz.. Uğruna kalan bu çeyrek nefesi. Bir an tereddüt etmeden Seve seve veririm.... Yanlışı eğrisini de hesap etmem... Çünkü Sevmek emek ister Çünkü Sevmek yürek ister... Görmezden gelerek tüm aldanışlarını... Başkalarının ne değine bakmazdım sen gibi. Başkaları aklı firara verdiğime yorabilir, Bunları dahi dert etmezdim... Çünkü Sen, kim olduğumu yada neler düşündüğümü En iyi bilendin, çünkü dost saydığımdın... Bak Şimdi Vuslata son tren İstersen artık yüzleş benimle Seviyorsan, cimrilik etme, söyle! Muhabbetin varsa, yokmuş gibi davranma!..., Sevmedin ise dik dur inan anlarım! Neysen, “O” ol... Kendin ol sadece! Buda bana yeter! Kaçma, sığınma sözcüklerin ardına! İki adımdan kısadır, yolun ardı Hani bir nefes alıp vermek kadar... Alırsın veremezsin, yada verir alamazsın Kilit mi vurdun kapılarına söyle Yasak mı koydun anılarına İçten pazarlıklar hep kendi içinde ölür... Kendince küser barışır, kendi kendini yersin! Amma !.... Esen yeller bilir. dost olan duyar Değirmen taşı gibi dönmese sevdan başımda Hangi yana baksam izin olmasa Bir daha sorgular mıydım yüreğimi Dostsan, el gibi olma Suya hasret gül misali ol... Sen sözünde durmadın ki Şimdi bak el gibisin... İçimde sel oldu yara Bırak ta yansın yüreğimiz Seni sevebilir miyim bir daha el gibiyken... Seven sevenini unutmaz asla Meğer unutmuşum diye övünür... Belki de çok geldi bunca sual! Bana karşı mecburiyetin yok, korkma!... İlk yaptığın gibi satar gidersin... ilk riya kokan pulsuz mektuplara, Biat edersin... Ve Arkana hiç bakmadan, dönüp gidebilirsin... Mutlak açıklama da beklemem zaten Son kez sormazsan vebal alırım Musalla önünde gelecek Ve soracaklar? Er kişiyi nasıl bilirdiniz? Sahi nasıl bilirdin? Dost mu? Öyleyse, canın canımdır, Yoluna can verdiğime üzülmem Hazırım da...... Kalan ömrü huzurla,sükutla... Sadece yüreğini isterim, unutma! Dost isen eğer... Aslan BAYKARA 10 Kasım 2009 |