SEN SEÇ...Bir ateş böceğinin gülüşü var mı? Bir yandı bir söndü sihirli bir gecenin içinde Acıları örtmüş kahkahaların ardında saklı belki de Sadece yastık altı yağmurları üstümüze giydiren Hüzzam şarkılar çalıyor artık ta ötelerden. Koca bir dünyaya yetecek kadar ağladım ben Artık ağlamasın kır çiçekleri yeter. Kapadım bir azap meleğine tüm kapıları kayıbım yetmeyende Hayata takılan kelepçelerde küflü sevgiler yalan sancılar var artık. İhanetle sadakat arasında bir bağlaç işte Çıkmaz bir sokakta kanlı avuçlarına bakıyor küçük bir kız Anlamıyorlar yitik bir aşkın öyküsünde anadili sadece ayrılık. Aynı evin ayrı duvarlarında gezen bir tutam sarmaşık gibi aşk. Ünlü bir ressamın bir fırça darbesinden gelen pahalı bir tablo bazen Bir yağmur yağıyor artık uzak şehirlerin topraklarına Tuhaf bir ezgi dilinde eksik notalı yarım mısralı şiirler var. O sevda türküleri söylerdi kimin bu ihanet şarkıları dudaklarında? Kim daha çok yalan söyledi soruyor sol yanına? Siyah beyaz bir filmde bir düş hatırı yok muymuş? Sevdaların iklimlerinin bize ait olmayan siyahları kalmış. Bir nefeslik ömürlerde lal yangınlar gelmeyen vuslatlarda yakıyor. Satır arası bir sevişmede yıkmışız çoktan kumdan kaleleri biz. Hadi bırak hayır diye başlayan hiç bir cümle kalmasın. Ölümlerimiz zaten bir satır başı parantezin içinde Sevmişiz işte temmuzları arkasından kar yağacağını bile bile Çırılçıplak bir hasret af diliyor diz çökmüş yerlerde önümde Küçücük umutlar kanarken göçüyorlar başka ülkelere Zırhları bile eritir aşk bilerek kandığındır yandığındır. Ya damla damla kirpiklerinden yağarsın cehennemlerde Ya da bir iblisin günahını çekersin kelebek düşlerinde senelerce Sen seç... |
UMUT ve DOSTCA