İSTANBUL HATIRASI
derdimin aldığı yükselen gök sağanağında ellerime yüklenen
bir alıntıydı masalları bir manastıra gizlenmiş ortaçağ cehaletiyle org çamlığını yeni bulmuş Nasrani komşuydu arkaik bir sevda ile gözleri Helen kokan mavi sert saçları tarihe adanmalıydı ışıklı yeryüzü habersizliğinde nice savaşlar atılan her damar tıkanıklığında saatleri kum ayarlamış köz dualar gökyüzünde rota çizerdi kendine semaya ulaşmaya çalışan gürzlü işçilerdi Kahire Limanı’nda izlediğim gel git o zaman gençtim bıçkındım celalli buyurganlık vardı damarımda St. Antuıan’dan yeni dönmüştü Pazar Ayini’nden Helen ben karşıladım O’nu tüm sakinliği yüzüne yayılmış dinibütün Nasrani gelen hafta O beklemişti beni Sultanahmet Camii avlusunda bir Cuma sonrası şimdi yıkadıkça yüzümü geçkinliği takılır o anlardan dirhem yani bir Istanbul Hatırası kalır tüm bu yorgunluklardan anam Sultan 2.Mehmet’i ziyarete gittim geçenlerde o mubarek sandukası içinde öyle mütevekkil müminler gördüm koskoca Yeniçağ Hatırası FARUK TABAK |