SANTA MARIA
Durulmuş suyun büyüsünde andım seni,
Bekleyişin dinginliğinde Santa Maria! Seni düşünmek tatlıydı sanki Acemi günahkârın titrek tövbesi kadar Santa Maria! Şövalyeler gitti geldi semtine Don Kişotlar… Durgun sularımı bulandırdı atları Sen hala berrak, duru… Santa Maria! Fetihler planladı toy asilzade, Kılıçlar tahtadan… Ve bir Ahmak kendini buldu Şekersiz bir kahvede Acı ve pasaklı… Olmadı. Olmadı, Santa Maria! Sen, Santa Maria! Firuze suların orta yerinde, Bakir bir kulede Azize… Ben, Santa Maria! Bade sepetinde Dervişane bir yılan… Kaç, Santa Maria! Kaç! Her şey yalan. Tahayyülün tasavvurlara Uyku serptiği yerde Santa Maria, Bir masal, bekleyiş; Afif bir özlem… Bir akıncının yurduna duyduğu kadar Tatlı ve imkânsız… Ve geri dönemeyiş kadar Ulvi ve plansız… Akıncılar dönemiyor, Santa Maria! Sen bilemiyorsun. Gözlerin, Santa Maria Tatlı kaşıntılar salıyor. Eşeliyorum, kanıyor. Gözlerin söylüyor, Sen söylemiyorsun… Güneşin arsızlığında andım seni Sen geceleri kolluyorsun. Boş başakların örtülü çıplaklığında, Sen, Santa Maria Eğiliyorsun… Akıncılar, Santa Maria! Akıncılar… Akıncılar, Santa Maria! Sonuncular… Dönmediler, Santa Maria! Dönmesinler… Sen de dönme! Ben dönsem de… Santa Maria! Santa Maria! Okları görüyorum ben. Akıllandım zira. Hah! Ukala… Oklara koşuyorum Oysa Seni yaralıyorum. Santa Maria! Akıncılar dönmedi, Ben döndüm… Santa Maria! Sen anlıyorsun Anlıyorsun, Santa Maria! Ben öldüm… Sen ölme, Santa Maria! Çünkü cesedine değil Ruhuna… Ne bileyim, Gömüldüm… Affet, Santa Maria! Affet! Santa Maria… 04.04.09 Bakir Kule |
________________________________________________________________
"Seni düşünmek tatlıydı sanki
Acemi günahkârın titrek tövbesi kadar": acemi günahkarın titrek tövbesi kadar birini düşünmekten zevk almak. ama acemi günahkar kelimesini kullanınca, sanki bir günahlara alışma ve artık çok da takmama gibi bazı şeyler seziliyor.
___________________________________________________
"Şövalyeler gitti geldi semtine
Don Kişotlar…": don kişot. hayali düşmanlarla savaşan, savaşma azmini ama hiç kaybetmeyen kahraman...şövalyeler... idealizmin simgesi. don kişot acaba kendisiyle mi savaşıyordu, kendi kişiliğiyle mi?...
_______________________________________________--
"Fetihler planladı toy asilzade,
Kılıçlar tahtadan…": Fatih Sultan Mehmet de, 21'inde fethetmemiş miydi dünyayı? dünyaya rağmen? kılıçlar tahtadan... ama yürümedi mi tahtadan koca gemiler karadan...
_________________________________________________
"Bakir bir kulede
Azize…": Barik bir kule... hiç fethedilememiş, başkasının olmamış, hep kendisinin kalmış ve kendisinin kalmaya niyetli bir azize... dokunulmama, ya da dokunulamam, hep kendisinin ve kendisi kalması iki kere vurgulanmış...
___________________________________________________
"Dervişane bir yılan…": yazar karşıtlıkları kulanmış. gerçek ve görüntü arasında çelişki olduğunu anlatmış. yılan olamaz ama dervişler, yılanlar derviş olabilir.
_______________________________________________-
"Bade sepetinde": harika bir benzetmeyi hatırlatıyor. Kız kulesi, Silifke, Mersin... Hani, bir üzüm sepetinde yılan etrafı denizle çevrili kızkulesine giriyor ve prensesi sokuyordu... harika bir benzetme...
_______________________________________________
"Bir akıncının yurduna duyduğu kadar
Tatlı ve imkânsız…": bir sorumluluk ama ihtiyaç... bir gereklilik kokuyor bu cümle. başkası, başkaları için, belki milleti için kendisini feda etme yatıyor bu cümlenin gerisinde.
________________________________________________
"Gözlerin söylüyor,
Sen söylemiyorsun…": Santa Maria'nın gözlerinin anlamlılığına gönderme yapılıyor. hani bazı insanların gözlerine bakılınca anlaşılır, anlaşılıverir duyguları, söze gerek kalmaz... öyle işte..
____________________________________________
böylesine bir sevgili...
edebiyatla kalın efendim, kaleminizden daha çok sesler çıkmasını, sizden daha çok sözler duymayı istiyoruz...
_________________________________________________