Uzak…Düşlerim kadar gerçek Aşklarım kadar yalan. Gözlerime sığınmış Gölgeler kadar meçhul Bir düştü gördüklerim. Ellerim kadar soğuk Yüreğim kadar küskün. Adresini yitirmiş Sabahsız bir rüyadan Dönüştü gördüklerim. Yorumlamam yasaktı... Uzaktı. Bir Şimal Yıldızıyla bir Şark fukarasının Kaf Dağının ardında Gizlediği aşk kadar Sürgündü tüm sevdalar. Kapıları kilitli Rüya bahçelerinin Arka camında Kudüs Kapısında Pegasus Sessizce ağlıyordu. Yıldızlar sırılsıklam Sabah çok uzaktaydı. Uzaktı. Mavera-ûl Nehir’in en kurak noktasında Çırılçıplak bir çocuk Sıcaktan donuyordu. Aldığı son nefesin Yarısı Filistinken Yarısı ömür kadar Doluydu sımsıcaktı. Kararmıştı ilkbahar yapraklar sararmıştı Belki kızmıştı Merih Belki Nuh ölmeliydi. Ama can dedikleri Kör bir kuyuydu; gördüm Yusuf direniyordu. Abdallar diz çökmüştü Dergâh çok uzaktaydı. Uzaktı. İklimsizdi yağmurlar, gökyüzü karanlıktı. Gölgeler güne dönük Yelkovanlar kırılgan Akrep ana dargınken Takvim saate baktı. Nefes sabaha sürgün, ömürse bir anlıktı. Semayı ağlatırken bin hüzün bin ahûzar Sus pus oldu Kerbelâ, Sus pus kesildi rüzgâr. Irmaklar suya küstü, Denizler okyanusa. Gök çekti perdesini, Hüseyn uyuyacaktı. Turnalar göç ederken Semah çok uzaktaydı. Uzaktı. Ölümdü tek çeyizi Bağdatlı bir gelinin Umudu ertelenmiş Aşkı örselenmişti. Yarınsız bir sevdayla Ve kırgın bakışıyla Bekliyordu düşünü Sorsam ağlayacaktı. Hangi Firavun hangi hakla gelip girmişti Masmavi gökyüzünün Altındaki cennete. Sorsam belki kızacak Sormasam anlayacak Konuşsam susacaktı. Mermiler can alırken Silah çok uzaktaydı. Uzaktı. Ortaçağ’da kalmıştı Endülüs sorguları Ya da öyle sanmıştık. Belli ki giyotinler Yeniden kuşanılmış Belli ki bir kez daha Düş görüp yanılmıştık. Güzel gözlü bir kızın Resmiyle kandırılmış Afgan topraklarında Bir kez daha yanmıştık. O kız ki bir konuşsa Neler anlatacaktı. Sus demişti ya bir ses Mecburdu, susacaktı. Satılmış bir dünyanın kiralık efendisi Güneşin bileğine Prangalar vururken Eteğine kul gibi Yapışmış kölesine “Yak“dedi “Roma bitmez , Neron sensin bu sefer.” Ama gün doğumunda Cehennemin narıyla Tanışırken bir şehir Anladı ki “Son Neron” Umut sonsuz ufukta Sallanan salıncaktı. Giderken boşalsa da Gelirken dolacaktı. Maviydi bu kez ölen Siyah çok uzaktaydı. Uzaktı. Nijer’de bir annenin gözleri sırılsıklam Yüreğinde bin isyan Çaresiz bakıyordu. Kurumuş göğüsleri Bir bozkır kadar çorak Bir çöl kadar kuraktı. Simsiyah bir inciydi bebeğinin gözleri Işıl ışıl değildi Yalnız yaş döküyordu. Ninniler hükümsüzdü Açtı; süt bekliyordu. Doymadığı hayattan Sessiz bir çığlık gibi Apansız göç ederken Kervanlar umarsızdı Seyyah çok uzaktaydı. Uzaktı. Bin yıldır görmemişti kâinat böylesini Bosnalı bir ihtiyar Elinde bir resimle Yüreğine mıh gibi Çakılmış bir isimle Kızını arıyordu. Belki de aradığı Yalnız kızı değildi Kaybolmuş vicdanlarda İnsanı arıyordu. Bulursa sarılacak Bağrına basacaktı. Köhnemiş söylemlerin sonsuz ütopyaların Kuşatması altında Kalmıştı tüm insanlık. Oysa bir kez görseydi Görmeyen gözlere fer Duymayan kulağa ses Belki de tek istisna Sığınacak tek adres Esma-ül Hüsna idi Bin kere tövbe edip Bin kere arınacak Varlığından utanıp Bin kere yanacaktı. Yazık ki insanlık kör Felâh çok uzaktaydı. Düşlerim kadar yalan Aşklarım kadar meçhul Gözlerime sığınmış Gölgeler kadar gerçek Bir düştü gördüklerim. Yorumlamam yasaktı... ( “Kabuğundan Çekilmiş Şiir Taneleri” isimli kitabımda yer alan “Uzak” isimli şiirimin düzenlenmiş halidir. ) |
Şiirlerinizle tanışmaktan onur duydum.Duyarlı yüreğinizi kutluyorum.
Hürmetlerimle.