sor bir: soru birinin neden sorusu yok
hayrettin taylan
Sor bir: soru birinin neden sorusu yok Neden bu suskunluğumum suyu akarken, ciğerimdeki denizin suyu susar. -Neden bu yorgunluğum dalgalar arasında. Neden bu boşluğum kendi cevabında cemi cümle olur? cevabı bilinen soruları sormaya gerek olmadığını unutmuşum! Boşverleri büyüt ! Duyma.. Şiirler,mısralarda ağlar. Sözler mektuplarda can çekişir.Gözler gözlerde sonsuzluğu simyalar. Ya sen hangi gözün renginden mavi sevdamı yeşil gözlerine çaldın… Yokluğunda ,yokluğun resmini çizdim, varlığın yırtık hüzünlerinde demlendim.Yüreğinin süzgecinde sızım sızım uslandım. Karalanır kararlarım, seni ararlarım.Bu benim sevdamın tayfası, esler, hafiften besler yetmez. Ve uslanılmaz bir yanıtın yan anlamındayım ,gerçeğinden uzağa atamadı sevda.Mecazlarında caz çalar anlam içre anlamlar.Sözcükte anlamın aşk cevabındayız. Gözlerinin rengini anlatacak terim bulamadık.Ya da gönül perdemde her dem serdemle oynaştığımız ali cenap kaçışların haz seyircisi yok. Hoştan kelimeler ürüyor.Bağıl ile ağılın oğullanışında kenarları boş kalmış sahillerin çakıl taşları oluyorum denizine.Beni bir bir atıyor sevenler denizine.. .mısralar dökülüyor,aşklar ıslanır şair göğsüm uslanıyor.Bu mahşer olmalı ki susuyorum sana. Ruhun heykırları senli bütün şifrelerimi kırmışlar.Online dünyanda şifresiz ve kodsuz mimlenmişim sevgine. Seviyorum işte... Satırlar uzadıkça sevgim mi kısalıyor ne anlamadım ? Çürüyor yalnızlığın yazılmamış satırları.Ki ben satırlara sığmam, henüz yürek devletimin marşını okumadı lalın laleleri. Eksiliyor nefesim,son nefes de olsa sana olan hevesimi uygun adımlarında destanını yazacak aşk erlerim. Yaşlanıyor bu sevda, ölümsüz anların aklanmışlığında buzullarını eritiyor aşk imekler erişilmezlerde. Bak içte soru işaretleri yok ? Sorular, dışa vurulan hüzünlü cümlelerde Üç noktalar uç noktalara var. Bilinmezliğine bilimselliğin yol aralarında denklemin kurulur. Göster göstermelerini.. İki noktalardan sonra benden alıntılı açıklamalar ihtiyacım yok. ben ile arasında cevaplarım.Yanıtsız ayıplarım olabilir;ama kayıpsız kitaplarında kötü karakteri oynayan ben değil, benden gidişin. Sana yazdıkça ömrümün mumları sönmüyor.Yıllar Çürüyor,çaresiz kalışların mevsiminde hazanlarımın yaprakları bir bir düşüyor kalbine. Nefesim mi eksiliyor,hevesim arasında uslanmamış amaçlarım ulanıyor.Sessiz harflerin arasında aşk nefessiz .Bu yüzden sesli arzularımı duymuyorsun ;ama susmuyorum. Sessizce gitmelerin selindeyim.Özünde erimeleri, süzüyor ciğerimin cemreleri.Baharına harlar saldım. Benim olan her şeyi,bensiz ömürlere salgın kılma. Yüreğine attığım hisyonik atomlarımı kendi yürek parçalamalarında kullanma. Bu aşkın zilini ben çaldım.Bu aşkın yazım imlalarında virgüller ayırmamış bizleri. Üç noktalı uç hesaplı sonlarımda soneler okudum sana.Oysa sen her acıda okunan bir türküsün biliyorum. Her daim sulara resmini çizerken gözyaşlarımı tablolarında salkıdım.Rengine ren katan neydi acep? Yazılmamış şiirlerin slaydında harf harf bana dönüşünü sevdim en çok. Huy çıkmaz uykusuz gecelerimde yıldız yıldız sonsuzluklarımın samanyolunda Aşk şavkınla içimde yansımanı sevdim. Dinmeyen hasret bitmek bilmeyen bir özlemle sarildim yoklugunda gecelere. Yüregime koydugum sende tanidin beni er gece yıldızlara resmini çizerken gözyaşlarımı gizlemeleri sevdim... Dedim ya benim gücüm yok sensizliğin lanetinde ömür harflerini yok etmeye. Gitmeye gücüm yok,gelmeye raylı yollarım.Mayınlarına basa basa geliyorum. Seni bırakıp gitsem diyorum;ama her yolda yolun var,her bakışta bakışın mıknatıslanır,her sevmede sevgin yücelir aşk yüzüme.Hangi yüreğe aksam senin dalgaların.Sana gittim sana .Bu aşkın cümlesinde umut yüklem, gelmek özne olmuşken ben nereye gidebilirim duasıla |