istanbul'da bir ayrılık filmi
Enstantane-diyafram ilişkisi gibiyse şu aşk dedikleri
sokmayacağım ömrümün kadrajına kimseleri(artık)... eski usul seveceğim inadına! bir ton aşk karesi tab edeceğim zihnimin karanlık odalarında pahalıya mal olacak bana... bir ayrılık filmi çekmenin tam vaktiydi! aldığın kolyeyi,kitabı,çiçeği ve su şişesini koydum masanın üstüne yazdığımız bütün şiirleri de iliştirdim yanlarına bir fotograf çektim... sonra yaktım fotografı savurdum küllerini rüzgara! o eşyaları ne mi yaptım? söyleyeyim... çok güzel bir kız çocuğu gördüm geçenlerde nefesi açlık değil fesleğen koksun diye elini kalbine koyunca umutları taşsın diye gözlerinden boynuna geçiriverdim kolyeyi... kitabı bir kütüphaneye emanet ettim... çiçeği bir güvercin yuvasına iliştirdim... şiirlerini de su şişesine koyup Galata’dan denize saldım... hadi gel! karışla bu şehri alnının ortasından bak bakalım bulabilecek misin aşkımı... |