..Altın Sarısı Samandan Oyuncak Hayallerimiz..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın nasıl da söylenirdi şarkımız
göz kırptığımız maviliklerin beyazında nasıl da dilimizin ucunda birikirdi cümleler düğümlere bir dua niteliğinde, eğilip kalkma , sanki niyazı namazında.. nasıl da eğreti durdu ayrılığımız hiç yakışmadı yakın geleceğimize! en yakın uyanışlarında göz yumuyorum , ... "yakabilirim bu geceleri ben söz vermişken ayrılığa bir tülün altında,bir kül rengi aşkımız var nasıl olsa bütün çocukluğumuzu kovmuşken ,elde bir tırpan boşluğunda bütün gençliğimizi soldurabilirim, söz vermişken ayrılığa.."
o zamandan kalandı,ayrılığının söz verilip,tutulmayışları! altın sarısı samanlardı,yapardık evi,ocağı odalarında teferruatlı,susarak paylaşırdın elde kalanı ipek dokunuşları işlerken ben,taze tenimizden ev babası yüzünü taşıyamadın,tâ en başından sahi yüzünde çıkınca bir gençlik, o zaman mı vazgeçtin beni sevmekten? sendeki usul sessizliğinden bir parça bendeki çığlıklara oysa mağrur,dertli bir kemancı gibi çalıyordun evcilik oyununda çocukken ne çok yakışırdı sana latin bir şarkıda tango uğruna çatlamış bileklerimizin özentili bakışlarında dolunay susuşların şimdi batıyor bir kirpi dokuşunda sessiz çoğalmaların kalın düşlerin ince sesiyle seslenir yürek hangi yere eğsem yüzümü bir dua ,bin kat yükselecek kendimle oynamayı bıraktım çocukluğuma elde var şimdi gitmelerin tüm niyazlarımı açtım aynı masumlukla sen söz vermişken ayrılığa affeder mi oyuncak düşlerimiz? altın sarısı samandan yaptığımız , içi teferruatlı evimiz? |
yüzünde çıkınca bir gençlik,
o zaman mı vazgeçtin beni sevmekten?
sendeki usul sessizliğinden bir parça bendeki çığlıklara
yinelemek bir kısa pantolonu,bir kurdele saçı geçmiş zamandan
tüm sensizliklerine mi uğruyor lâl bakışların
ben geveze buruştururken yüzümü,
tıkadın el sürülmemiş ağlamalarımı
bir sahte kahkahaya..
oysa mağrur,dertli bir kemancı gibi çalıyordun evcilik oyununda
çocukken ne çok yakışırdı sana
latin bir şarkıda
tango uğruna çatlamış bileklerimizin özentili bakışlarında
dolunay susuşların
şimdi batıyor bir kirpi dokuşunda
sessiz çoğalmaların
kalın düşlerin ince sesiyle seslenir yürek
hangi yere eğsem yüzümü
bir dua ,bin kat yükselecek
kendimle oynamayı bıraktım çocukluğuma
elde var şimdi gitmelerin
tüm niyazlarımı açtım aynı masumlukla
sen söz vermişken ayrılığa
affeder mi oyuncak düşlerimiz?
altın sarısı samandan yaptığımız , içi teferruatlı evimiz?
..........................
gönül dostum,,,
şiirsel şölenine şahitlik etmek
bulunmak sayfanda
mutluluk vericiydi.
saygımla.