Döküntü bir mihrabın sağında uyurdum!Dinlediğim şu sıradan melodiler bile sığınağım olabiliyormuş Ne tuhaf, sanki istemediğim bir yere gidiyorum Adımlarım her defam da bir arşın daha yükseliyor Ben bu belirsizliğimin kulağına ezan okumadan ismini veriyorum Al işte zaman.. Seni korkak! Önünde yürüyen benim Ama yine de dilini ser odamın ışık almayan tavanına Sana istediğin gibi derimi yüzeyim Çocuklarını büyütmeye adanmış bir hayat Ve onlardan önce ölüp çürüyen etler İntihara eğilmiş beden, yüzsüzlüğünü tatmış Kabusuyla birlikte uykusundan uyanamayıp canına kastetmiş Hıyarcıklı veba gibi insan açlığına düşmüş, sesi kesilmiş Dirençsiz dejavularıyla iyice içine çekilmiş ve içini deşmiş Katıldığım duyumlarını azarlayıp teker teker gebertmiş Canimiymiş neymiş? Bak anne; Sonunu bildiğim şu masalı anlatma artık, yeter! Uyumak istemiyorum işte.. Bileklerimi burkup avucuna yatırsam Çekilsem köşeme sade ve sakin mahlukların içinde yaşasam Dönsem sana ilk gördüğüm güzel kısmını yeniden görsem Uğruna ölsem, öldürsem, birşeyler yapsam, yapabilsem Kafamı koyduğum yere düşümü yayıp, uyutuyorum usul usul bildiklerimi Musalla taşında serili iki büklüm bedenlere hayran bırakıyorum kendimi Ovuyorum göbeğimde ki soğuk bıçağın korkusundan kaskatı kesilmiş ellerimi Tekrar tanıtsana beni, çıkaramıyorum isimsiz yayınladığım resimlerimi E hadi! Yanağını ıslat Düş yüzüme Gürültü çıkar Kork kendince Ve Ve tatlım Artık dönelim mi tımarhanemize? berFarJeyn |
oldukça çekici bir başlık...
uzun satırlı şiirleri okumak sıkar çoğu zaman...
sıkılmadım...
oldukça güzel ifadeler var ilk kez okuduğum...
tek kelime güzel di...