Hey gidi günler hey...
Gençliğim,
Vakitsiz açan bir gonca yürek bakar sevdaya gülerek taze filiz vermiş aşka koşar inadına inadına. Mazim, Kokusu sarmış leylakların çocuk gülüşlerinde dar sokakları nasılda güzel Arnavut kaldırımları bahçelerde nar ağaçları iplerde komşuların çamaşırları sanki kar beyazı sevda kokuyorlar bazı bazı camları dantel oyası kireç kokan duvarların boyası saçaklarında serçeler ince bir telaş içindeler saksıları kıracak gibi sanki çiçekler Ya içimizdeki sevgiler Ah deli gençliğim ah Uyanışım, Kederi sarınca gençliği hayat denen şu gerçeği yaşayınca anlıyorsun çileyi gurbetin hasreti gençliğin gidişi suratında yokluğun sillesi bir de ekmeğin derdi unutursun toz pembe düşleri yüreğinde yaralı bir mazi herkesin var bir hikayesi baş rolünde kendisi Hey gidi günler hey Aldanışım, Başımda bir deli fırtına kış ortasında vuslat niye kim demiş bahar diye sevda senin neyine mevsim hazan mazi denen hatıra şimdi kalbimde hicran Uslanışım, Hani inanmazdın kanmazdın aşk masalına hani düşmezdin aşk tuzağına inan hepsi yalan yansın şimdi yüreğim sandalı çeken tek küreğim çaresini ararken dertli gönlüme aşkın kırık sazı şimdi ellerimde Böyle gelmiş böyle gider, zannettin hayat tatlı bir rüya, bakınca dönüp aynaya işte gerçekler…… AysunSay 12.09.2006 |
Zamanın temize çekilmiş hali mi desem,
hayatın zamana serilmiş hali mi...
sonuç,
güzeldi.
aynı ses tonlarıyla biten mısraların üst üste gelişiyle okurken birazcık yorulmuş olsam da,
keyfe kederdi ve
kaleminizi seviyorum,
anlatımınızı da.
tebrikler sevgili aysunsay...