MEHMET HOCA'YA SEVGİLERLE...
Bir öğle vaktiydi okundu minareden ezan,
Aldık abdesti, durduk namaza imamın arkasınan. Bitince namaz selam verdi imam sağa sola, Bir ricada bulndu cemaatteki emektar hocaya. Hoca kırmadı genç imamı nihayet Besmele çekerek, Okumaya başladı olduğu yerde heyhat devleşiyodu giderek. O ne ses? Mübarek! Okumuyordu şakıyordu bülbül gibi sanki, Boş bir hissiyat değildi içimizdeki, huşuydu o anki... Davudi bir sesle Aşr’ı dinliyorduk hocadan bizler; Dinleyen sadece biz değildik ki şahitti seccade, tespihler. İman doldu, coştu, köpürdü, kudurdu yürekler, Ağaçlar rükuya eğildi zaten secdedeydi kuşlar vü böcekler. Saldı o ses bizi engin bir denizin sahiline, Dalgalar vuruyordu durmaksızın yüzümüze yüzümüze... Biz dalmışken hocanın sesine nicelerden; Farketmedik evvela, sonra ses azaldı birden. Bitiyor mu yoksa? Dedi Hoca Sadak’Allah’ülazim, Aman Ya Rab! Bitti o huşu içler doldu hazin. Neyse ki kulaklarda yankılandı bir ömür boyu, Rahmetle dolsun Hoca’nın tüm soyu sopu... (Hikaye tamamıyle gerçektir.) |