Üç Karanfil Ağlıyor
Eylülün Onikisinde
Üç nefes düşmüştü Derin bir ayak izinin içine Düştükleri yer bir avuç kadar topraktı çokta karanlıktı Üçü de birbirini Ölene kadar hiç göremedi Biri buraya dünya dedi Biri hücre Diğeriyse ne olduğunu bilemeden Düşmüştü kenar mahallenin iki odalı kırık çatılı evine Dünya denen yer hem yeşildi ,hem de masmavi Top oyanarken acıkan , yaşlı çocukların ruhuna Çimenler sofra kurardı Baharlar anne kokardı kır çiçekleri papatyalar açar, hayaller kabuk kırardı Cevizler karasını sürerdi kına gibi avuçlara Topladıkları kışlara kendi gözlerini çıkarıp takardı Kardan adamlar yapardı babalar Sanki hiç yaz gelmeyecek gibi kışın boynuna kış bağlardı Kırmızı ayakkabılı beyaz kurdelalı kızlar Yol kenarında namlular beklese de siyahı üzerine yorgan gibi örterdi kara kalemin beyaza yazdığı ışıklar Işıksız hücrenin içinde küçük bir pencereden iri iri gözleriyle hayatın iki yüzü biribirine bakardı Aslında sırt sırta yaşar ama birbirlerine hiç bakamazlardı ne zaman biri üşüse ,diğeri yanar biri gülse diğeri ağlardı İşte bunlardan her zaman gülen hücereye bakan dünyaydı Hücre de ,dünya da Biri aynanın önü Öbürü arkasıydı Arkası her zaman İki odalı Kırık çatılı Kenar bir mahalleye bakardı burada çocuklar süt içmez süt satar ekmek almaz, ekmek toplardı Annelerin elinde iğne izleri babaların cebinden yoksulluktan açılmış deliklerden umutları yuvarlanırdı iffet namus ve yaşam uğruna yüzlerini sabahla silerken ellerinin karası gözyaşlarına bulaşırdı kimi bu hayatda işçiydi kimi de hayatı üzerine işlerdi kimin iki yakası bir araya gelmezdi kimi de iki yakayı bulupta üzerine giyemez di birinde hayat üşürdü... diğerindeyse insan Aslında bu üç nefesin Biri sağ elimde Diğeri sol elimde Kardeş olduklarını bilemeden Dünya denen barısın bedeninde can verdi Takvimlerden yaprağa Eylüllün mezarına yıllarca gözyalarımızla Ağlayarak Üç karanfil düştü Oniki Eylül’e ... duygusalca 21/09/2009 |
birbirinden ayri oylece uzakta
sana 3 karanfil biriktirdim
ucude agliyor
sevgiyle