Sarmaşık
../Özler,sözler,kökler üçlemesinden
Nedendir bilmem kendini anlatmak zorlaşınca hayatın kıyısından tutunmak adına bir arayış başlar içimizde. Puzzle’ın eksik parçalarını aramak gibi... Tutunacak bir dal bulamayan insan etrafını saran o zehirli sarmaşıkla yaşar durur farkında olmadan. Sarmaşık yaşamak için kökünden, köküne ulaşır, hayat damarlarını emer ,kurutur. Biri hayatta kalacaktır. Ya sarmaşık, ya da insan ! Yalnızlık en sevdiği ,vazgeçilmezi ... Önce yalnızlık çıkar yolumuza. Ayağımız takılıp düştüğümüz anda içimize sızar yalnızlık Bir bakmışınız rakı sofrasında yalnızlığa kadeh kaldırmaya başlamışız, Kimi zaman sigara dumanında tüttürürüz ardımızda kalanları, umutsuz yarınları. Araba camından atılan izmariti ezer gibi hıncımızı alırız insanlıktan, Tümünü çalıp bize yarımı bırakanlardan. Öyle zehirlidir ki... En sevdiklerimize, elinizin dilinizin yettiklerine, öfke kusturur . İşte bu zamanlarda bir imdat çıkışı arar yürek Ya resim ,müzik yada şiir olur seslenir bize. Kalem hareket ettikçe ,sözler dinmedikçe o sarmaşık beslenemez, bırakır köklerinizi. Yaşamla ölüm arası dediğimiz yerde vuslata erenlere isyanın sessiz çığlığıdır kalem Memnuniyetin alkışı... Aslında kalemin kelama aşkı . Hayat’a Hay sıfatıyla bağlanmak, İçimizde ki beni çıkarabildiğimiz kadar Sevdiklerimize , Her notada ,her mısrada hayallerimizi anlatmak, Bir dua, bir yakarış... Dudaktan sineye düşen ince bir tebessüm , bazen gözyaşı. İçsel bir tını. Sustuğunu zannettiğiniz anda Çiçeklerin meyve olma hasreti. Kapınızın altından sızan ayak sesleri. ’Yalnız değilim’ diyenlerin ortak nefesi. Alıp verdiğimiz her nefeste başka diyarların , başka yüreklerin ciğerinize dolan özlemi Aynaya baktığınızda gördükleriniz Artık en az sizi , en çok başkalarını anlatır . Uzaklarda bir anne ağlasa, haykırışları içinize dolar. Bir yetimin bir fakirin saçlarını okşar açlık gözyaşı olur damlarsınız mısralara. Dua olur yükselirsiniz Arş’a En yüceden istersiniz adaleti. Terazi bozuktur, kör bıçaklar acıtır teninizi. Kızgın çöllerde tefekkürün adı Asiye olursunuz beklersiniz merhameti Yusufun atıldığı kör kuyuda ona yoldaş , Züleyha’nın yari Çölde deniz ,sahrada su olur Kana kana içersiniz Mevla sevgisini Yunus olur, çıplak ayak gezersiniz hasreti Yusuf olur giyersiniz ateşten gömleği Her dilde sevda yazar Her yürekten damla olursunuz Düşersiniz satırlara. Çocukluk özlemi eklenir kimi zaman satırlara. Çocuk kalıp hayata kahkahalarla tutunmak gibi. Elinde boya sandığı, yalın ayak gezen çocuk olur izlersiniz hızla akıp gidenleri. Belki de ...bir kuş olup sevdiğinizin omzuna konarsınız. En çokta martı kanatları taşır sizi. İstanbul dolar ciğerlerinize. Sakarya Çanakkale gezer ,şahlanır içinizde. El açar yakarırsınız, kutlu doğumda,Ay’la birlikte. yârin sinesi düşer gölgenizin üstüne. Hasret...! keskin bıçak olur kırar kaleminizi. Özlemeyi sevmek, uzaklara kör düğüm olmuş yüreğinizle Hece hece ,mısra mısra beklemek. Türkü türkü dolaşmaktır şiir.. Özlemlerinizi bir güvercin taşır uzaklara Öyle bir zaman olur ki savaşın ortasında, bir çocuğun şakağındaki namluya göğsünüzü siper edersiniz. Ve... Söz yaşı biter gözyaşı damlar satırlara. Anne olur kokarsınız masum bir çocuğun avuçlarında. Gözlerinde bir parça ışıltı, bir tutam gülümseme.. Ayak ucuna dayanan dizlerinizi dayanır yüreğine, noktası olmayan bu yolculukta virgül koyarsınız yarınlarına. Gökyüzünden saçlarına bir yıldız koparır takarsınız saçlarına Bir hikaye olursunuz , bir masal kahramanı. İçiniz anne kokar,acı acı yanık yanık. Söz biter,içiniz yanar Gözyaşı söndürür yüreğinizi yazarsınız kalem ıslanır, kağıt tükenir. Ömür biter söz bitmez O zaman Tutun bir çocuğun hayallerinden Sarmaşıktan sizde kurtulun |